SECDEDE TOPARLAN
Zaman zaman hepimizin bunaldığı kendini kötü hissettiği dönemleri olur. Dünyanın en kötü şartlarına sahip olduğumuzu düşünmek, berbat bir anne, eş, evlat olduğumuzu düşünmek ya da ciddi bir sıkıntıyla karşılaşmak tetikleyici unsurlardır. Böyle zamanlarda bir terapiste gidip konuşma ihtiyacı hissetmek, yataktan çıkmamak, kitaplara gömülmek, kişisel gelişim videoları izlemek gibi çeşitli şeylerle toparlanacağımızı düşünürüz. Hatta sosyal medya üzerinden psikolog, terapist, gibi insanlara mesaj yazar uzun uzun derdimizi anlatırız.
Bizi toparlayacak olan en önemli şey ise temiz suyla alınmış abdest ve temiz bir seccadedir. Hatta seccade dahi olmasa necasetten arınmış bir yüzey yeterlidir. Diğer dinlerde belirli günler ve belirli mekanlar varken, bizim dinimizde her mekân, her gün ibadete ayrılabilecek özelliktedir. Bu ümmete yeryüzü namazgâh kılınmıştır. Bu özellik, ümmetin en önemli ayrıcalıklarından birisidir.
Peygamberimizin hayatı bildiğimiz üzere Kur’an’ın hayata geçirilmiş şeklidir. Onun hayatına baktığımızda sorunlardan arındırılmış mükemmel bir hayat göremeyiz. Çocukluğunda anne ve babasını kaybetmiş, gençliğinde sevdiceğini kaybetmiş, dayanağım dediği amcasını yitirmiş, hiçbir çıkarı olmadığı halde insanları İslam’a davet etmek için gittiği yerde taşlanmış, doğup büyüdüğü yurdundan çıkarılmış, belki bilmediği bir şehirde hayatını idame ettireceği sırada dini için savaşmak zorunda kalmış, dostlarını yitirmiş, yaralanmış, evlat acısını tatmış…
Biz bunlardan birini yaşadığımızda kendimizi yitirirken, peygamberimiz namaza sarılmış. Her sıkıntılı anında namaza duran Allah Rasulü, yine en sıkıntılı anlarından birinde miraca yükselmiş, birbirinden güzel nimetleri tadarken, namaz farz olarak hediye edilmiş ki bu lezzeti tekrar tekrar tadabilme imkânı bulabilsin.
İnsanın yapması gereken bu nedenle en çok ‘bittim’ dediği zamanlarda namaza durabilmeyi becere bilmesidir. Biriyle konuşmak için secdeyi seçmiş, yataktan çıkmamak yerine tahiyatta oturmuş, boş şeylerle vakti öldürmek yerine dualarını uzatmış birisine Allah (c.c) miraç huzurunu yaşamış gibi gönlüne elbette ferahlık bahşedecektir. Bu nedenle ‘namaz müminin miracıdır’ buyrulmuştur.
Hakkıyla eda edilen bir namaz mükemmel bir terapidir. Bizi her vakit tekrar yeniden ve yeniden başlatır. Secdede toparlanan beden, ruh, akıl ve kalp her sıkıntının karşısında onu göğüsleyecek bir kuvvetle kalkar ayağa. İki namaz arasında halini muhafaza edebilen ise basamak basamak yükselir kurtuluşa.
Ezan her vakit insanı namazla birlikte kurtuluşa çağırmaktadır. Bu hem ahirette cehennemden kurtuluşu ifade etmektedir hem de batında tüm sıkıntılardan kurtuluşu da beraberinde hedeflemektedir. ‘Namaz kıl dertlerinden kurtul’ der bir nevi. Öyleyse,
Haydi namaza…
Haydi felaha…
Büşra BİÇGEL