Muhabbetten Cennete II – Yahyalılı Hacı Hasan Efendi
Kıymetli Kardeşlerim!
Bir âyet-i celîlede Mevlâmız cenneti şöyle tasvir ediyor: “Sabretmelerine karşılık Allah onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lütfeder. Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür ne de dondurucu soğuk orada. (Cennet ağaçlarının) gölgeleri üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifâdelerine sunulur.” (insan, 12-14.)
Gözlerin görmediği, akla hayâle gelmeyen nimetler mevcut orada. Ne kadar yersen ye; rahatsızlık vermez. Kendiliğinden hazmedilir. Cennet-i a’lâ’nın her yeri müzeyyen olduğu için def-i hâcet ihtiyâcı yok orada. Kevser ırmağından ne kadar içersen iç, bunlar, alnımızdan çıkacak bir terle hazmedilecek.
Peygamberimiz’in (sav) havz-ı kevser’i bir aylık yol kadar geniş, suyu kardan daha beyaz, kokusu miskten daha güzel, bardakları yıldızlardan daha çok. Ne şekere ne bala benzer.
Bütün mü’minler Peygamberimiz’in (sav) yanına, havz-ı kevser’in etrâfına toplanacağız inşâallah. Efendimiz: “Benim havzım Eyle ile Aden arasından daha uzundur. O, kardan daha beyaz, sütle karışık, baldan daha tatlıdır. Kapları yıldızların adedinden çoktur. Ben bir kimsenin kendi havuzundan başkalarının develerini kovduğu gibi birtakım insanları kovacağım.
Ashab:
– Yâ Rasûlallâh! O gün Sen bizi tanıyabilecek misin? demişler, Peygamber (sav):
– Evet, sizin (o gün) hiçbir ümmette bulunmayan bir sîmânız olacak. Benim yanıma, abdest eserinden yüzleriniz ve ayaklarınız nûr içinde geleceksiniz, buyurmuşlardır.”
Allah bizi secdeye kapananlardan etsin.
Cennet-i a’lâ’da Tûbâ ağacı da var. Kökü yukarıda dalları aşağıda. Güneş gibi kendisi semâda, ziyası her tarafa dağılmış. Tûbâ ağacının meyvelerinden koparıp yiyor mü’minler; olduğu yerde yeniden bitiyor. ‘Sen bitiriyorsun’ diyor Rabbimiz kuluna. ‘Âhiretin ziraat yeri dünyâ idi. Sen dünyâda seherle kalktın, istiğfar okudun, tevhid okudun. Ertesi gün yine kalktın, yine okudun. Bugün namazını kıldın, artık yeter demedin, yarın yine kıldın. Ben de, meyveleri kopardığın yerden yeniden bitiriyorum. Bu senin hakkındır’ buyuruyor.
Herkes cennet-i a’lâ’nın pâdişâhı olacak. Hûriler, Ğılmanlar etrafımızda hizmet edecek. Ama biz bu nimetler için ibâdet etmeyeceğiz. Allâh’ımızın rızâsı için ibâdet edeceğiz. Râzı olduğu kullarına, onlar istemeseler de sonsuz nimetler verecek Rabbimiz.
Hamdolsun Âlemlerin Rabbi olan Allah’a…
Muhabbetten Cennete