Hz. Peygamber’in (s.) Başarısının Sırları – Dr. Mehmet Sürmeli
Bize göre Müslümanların başarılı olamayışlarının başlıca sebebi insana sürekli teklifler yükleyen Peygamberimizin metodunun Müslümanlara ağır gelmesi; Müslümanların da böyle teklif ağırlıklı bir yolun netîcesini kendi menfaatleriyle çatıştığı için uygulamak istemeyişleridir. Bu ifâdelerimiz ağır olsa da tesbitimiz bu yöndedir. Hatta birçok halkı Müslüman ülkede mektebî anlamda bir İslâmî hareket doğmayışının sebebi de budur. Bu konu, üzerinde kafa yorulması ve çözümler sunulması gereken bir konudur. Çünkü Müslümanların kurtuluşu bununla alâkalıdır. Bizim için en büyük örnek olan Peygamber Efendimiz’in (s.) siyâsetteki ve hâkimiyet mücadelesindeki başarısının sırları şunlardır; başarısının sırları mâhiyetindeki ilkeleri öğrenip amel etmek için şöyle maddeleştirebiliriz:
1- Hz. Peygamber’in samîmiyeti. O sâdece Allah’ın rızâsını gerçekleştirmek için koşmuş ve çalışmalarında dünyevî bir menfaat gözetmemiştir. Âyette buyurulduğu gibi kendisini helâk edercesine samîmî ve yoğun bir çalışmaya girmiştir: “لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ” “(İnsanların bir kısmı, ulaştırdığın mesaja) inanmıyorlar diye (üzüntüden) neredeyse kendini tüketeceksin!” Peygamber (s.) hayâtın vahiyle anlamlandırılmasını ulûhiyetin tecellîsi olarak bildiği için ânını bile değerlendirdiği yoğun bir çalışma yapmıştır. Hareketin başladığı andan itibâren Müslümanların çektiği çileler veya şehâdete bağlı ölümler Peygamberimiz dâhil hiçbir Müslümanın samîmiyetini zedelememiştir.
2- Dünyâya bakışı ve dünyâyı algılama biçimi. Hz. Peygamber dünyâyı “bir gölgelik” gibi algılamış ve “garip tarzı bir hayat” yaşamayı tercih etmiştir. Onun seferî bir hayâtı tercih etmesi kendisini ve aynı hayâtı tercih eden ilk nesil Müslümanlarını dînin hayâta hâkim olmasında başarılı kılmıştır. O hiçbir zaman hayâtını konfora ve rahat bir hayat yaşamaya endekslememiştir.
3- Hz. Peygamber tam bir takım çalışması yapmıştır. Kendisi peygamber olarak dünyevî ve uhrevî liderliğini yerine getirirken etrâfına her türlü sorunları çözebilecek karizmatik insanları almıştır. Bu kadronun her birisi insanlığı yönetecek çapta yetenekli kişilerdir.
4- Hz. Peygamber sorunları çözüme kavuşturmuştur. Ortaya çıkan sorunları ertelemek yerine mekân ve şartlara göre olaylara çözümler üretmiştir. Onun bu davranışı dînimizi ütopik olmaktan kurtarmış ve insanlar gönülden bağlanmışlardır. Bu hareket Müslümanları sentezci bir îmâna sâhip olmaktan veya ideolojik arayışlardan da korumuştur.
5- İşleri her zaman ehline vermiştir. O, hiçbir vakit akrabâlık veya başka duyguları öne geçirerek liyâkatsiz adamlara görev tevdi etmemiştir. Resûlullâh (s.), “emâneti lâyık olmayanlara vermeyi” kıyâmet alâmeti saymıştır.
6- Resûlullâh zamânı en iyi ve verimli kullanmıştır. Zamânı dikey ve ileriye doğru kullanan Peygamber Efendimiz (s.) döngüsel zaman kullanımından devamlı kaçınmıştır. Çünkü zamânı döngüsel kullanmakta sıkıcılık ve tekrâra düşmek vardır. Deyim yerindeyse O, ânını bile zayi etmemiştir. “Bir işi bitirince bir başkasına sarılarak” ümmetine zamânı kullanmada örnek olmuştur.
7- Hayâtının standartlarını değiştirmemiştir. Nasıl başladı ise öyle bitirmiştir. Gelen ganîmetler ve devletin sınırlarının genişlemesi onu bir kral gibi yaşamaya veya lükse dalmaya sevk etmemiştir. Elindeki çok az bir meblağı da miras yerine ümmetine bırakması onun hayâtının ve mal varlığının özetidir. Dünyâya böyle bir insan gelmemiştir. Hareket önderlerinin Peygamber Efendimizin bu yönünü göz önünde bulundurmaları ve gerekli ameli yapmaları dâvâlarının hayırlı netîcelenmesi için çok önemlidir.
8- Kendi gündemini kendisi belirlemiştir. Hiçbir zaman başkalarının belirlediği gündeme göre fikir imâl edip Müslümanları yapay gündemlerle uğraştırmamıştır. Başka din mensupları ve toplumlar Hz. Peygamber’in belirlediği gündemi tâkip etmek zorunda olmuşlardır. Bunun en büyük faydalarından birisi de İslâm’ın sürekli gündemde kalmasıdır. Leh’de veya aleyh’de konuşmalar dînin araştırılmasına vesîle olmuş ve birçok insan bu sâyede hakkı bulmuştur.
9- Hz. Peygamber netîceye değil çalışmaya odaklanmıştır. Netîceyi verecek veya vermeyecek olan Allah’tır. “Biz çalışmakla emir olunduk” anlayışına göre hayâtına anlam veren Peygamber Efendimiz bu hususta bizlere de örnek olmuştur. Nice azim sâhibi Peygamber netîceye ulaşamamış ama çalışma temposunun yüksekliği ile ilâhî övgüye mazhar olmuşlardır. Peygamberimizin çalışma temposunu şu âyet gâyet net olarak ortaya koymuştur: “لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ ” “ (İnsanların bir kısmı getirdiğin vahye îmân ederek) Mü’min olmuyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin.” Şâyet Müslümanlar bu âyetten gerekli mesajı alarak çalışma tempolarını Hz. Peygamber’e (s.) birazcık benzetseler ve bunu yaşayan sünnet hâline getirebilselerdi bugün dünyânın durumu çok daha farklı olabilirdi.
10- Hz. Peygamber çalışmaya nereden başlayacağını ve öncelikli konuları belirlemiştir. Bize göre bu özelliği Resûlullâh’ın başarısındaki en önemli etkenlerden birisidir. O hiçbir zaman öncelikli konular varken tâlî konularla uğraşmamıştır. Kur’an’daki emir tekrarlarının yoğun olduğu âyetler aynı zamanda Peygamber Efendimiz’in (s.) de öncelikli konularıdır.
11- Hz. Peygamber insanlara her zaman nezâketli ve kibar davranmıştır. Dâvet önderlerinin ve liderlerin öğrenip uygulamaları gereken en önemli sünnetlerden birisi de budur. Kur’ân, Hz. Muhammed’in (s.) bu özelliği ile başarısı arasındaki orantıyı şu âyette açıkça dile getirmiştir: “فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ ” “İnsanlara yumuşak davranman da Allâh’ın merhametinin eseridir. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın insanlar senin etrâfından dağılıverirlerdi. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için mağfiret dile ve işleri onlarla müşâvere et! Bir kere de azmettin mi yalnız Allâh’a tevekkül et! Allah muhakkak ki Kendisine dayanıp güvenenleri sever.” Her Müslümanın ahlâklanması gereken bu âyet, İslâm’ın süratli yayılmasının hikmetini de müntesiplerine öğretmektedir.
Allahımız cc razı olsun