Hanefi Hukuçuların Hadis Karşısındaki Tavırlarının Bir Göstergesi Olarak Manevi Inkıta Anlayışı
İslam hukukunun temelde dayandığı iki nakli kaynaktan biri
olan «Sünnet», isnad zinciri tabir edilen bir yol ile belli bir döneme’
kadar genelde şifahi olarak nakledilmiş, daha sonra değişik
bir takım metodlarla derleurneye başlanmıştır. Özellikle derleme
ve yazma işinin yaygın olmadığı dönemde İslam hukukçuları, kendi
asli malzemelerinden biri olan hadisleri kabulde, bulunduklan
çevreye, sahip oldukları hukuki anlayı§a ve hukuk mantığına göre
çeşitli şartlar ileri sürmüş ve bu yönde bir takım prensipler
koymuşlardır. Daha sonraları, bu ve daha diğer konulardaki hukuki
prensipler etrafında hukuk ekolleri oluşmu§tur. Bu ekollerden
birini tercih edip ona intisap eden hukukçular, imamlarının
çözümledikleri veya görüş serdettikleri meselelerden hareketle bu
prensipleri geliştirmişler ve bunlara yenilerini . eklemişlerdir.
Bu husus, hadisleri kabul ve red hususundaki prensiplerde
daha açıkça görülebilir. Sonraki hukukçular, imamlarının kabul
veya reddettiği hadisleri inceleyip, bunların gelişigüzel kabul veya
reddedilmiş olamayacağını, bunun arkasında tatmin edici ve inandırıcı
bir takım prensipler olması gerektiğini düşünerek, bu prensipleri
tesbite çalışmışlardır. Bu teşbitlerin farklı anlayıştaki hukukçular
tarafından ve farklı hukuki çözümlerden hareketle yapılmış
olması sebebiyledir ki, zaman zaman bir imama, aynı konuda
iki veya daha fazla görüş nisbet edildiği görülebilmektedir.
İn1amların, kullandıkları prensipleri her zaman açık seçik ortaya
koymadıkları düşünülürse, bu durum doğal ve normal karşılanınalıdır.
Buradan hareketle denilebilir ki, prensipleri ve görüşleri
ekolleştirilen imamlann, daha sonra tedvin edilen n1ezhep usul
kitaplarında tartışılan prensipiere göre hareket ettiklerini söylemek her zaınan doğru değildir.
[toggle title=”Yazar Hakkında” state=”open” ]ERCİYES İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ / Yrd. Doç. Dr. Yunus APAYDIN[/toggle]