Hadislerle Su – Dr. Fatma Şensoy
Fuzûlî, “Su Kasidesi” diye bilinen “Kasîde der Medh-i Hazret-i Fahr-ı Kâ’inât” dizelerinde Peygamber Efendimiz’in âlemlere rahmet olduğunu beyan ederken suyun da insanlığa rahmet olduğunu ifade etmektedir. Bu çağrışımdan hareketle suyun insan hayatındaki vazgeçilmezliği ile yine insanları saf ve duru bir arınmaya çağıran Hz. Peygamber arasında bir bağ kurabiliriz. Dolayısıyla Hz. Peygamber’in yolundan giden su, temizlik, duruluk ve tıpkı Peygamberimiz gibi günahlardan arındırma özelliklerini taşımaktadır:
Tıynet-i pakini ruşen kılmış ehl-i aleme
İktida kılmış tarik-i Ahmed-i Muhtar’a su
Kasidede su ile bu derecede özdeşleştirilmiş olan Hz. Peygamber’in, varlığın başlangıcının su ile ilgili olduğuna ilişkin bir hadisini İmran b. Husayn (ra) şöyle nakleder: “Rasûlullah: Ezelde Allah’tan başka bir şey yoktu, arşı da su üzerinde idi. Levh-i Mahfuz’da her şeyi yazdı, gökleri ve yeri yarattı.” (Sahîh-i Buhârî, “Kitâbu Bed’il-Halk, 1348).Su insanlığa sunulmuş en büyük nimettir ve tüm insanlığın ortak malıdır. Deniz, büyük göl ve büyük ırmak gibi su kaynakları kimsenin mülkiyetinde sayılmaz. Her bireyin bunlardan yararlanma hakkı vardır. Hz. Peygamber, “Üç şey vardır ki bunlar asla yasaklanamaz: Su, ot ve ateş” buyurmuştur.
SU NEDEN ÖNEMLİDİR?
İnsanlar İçin
Su insanlığa sunulmuş en büyük nimettir ve tüm insanlığın ortak malıdır. Deniz, büyük göl ve büyük ırmak gibi su kaynakları kimsenin mülkiyetinde sayılmaz. Her bireyin bunlardan yararlanma hakkı vardır. Hz. Peygamber, “Üç şey vardır ki bunlar asla yasaklanamaz: Su, ot ve ateş” buyurmuştur. Bu yasaklanamayan üç unsurun Müslümanların ortak malı olduğu bildirilmiştir. (İbni Mâce, Ruhûn:16; Ebû Davûd, Buyû,60; Ahmed b. Hanbel, V,364)
Ebu Hureyre (r.a.) de, “Kendiliğinden biten ota mani olacağından dolayı ihtiyaç dışı su fazlalığından başkasının kullanımını yasaklamayınız” hadisini nakletmiştir. (Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-Musâkâ,1090,1091; Buhârî, Şürb 2, Hiyel 5; Müslim, Musâkât 38, (1566); İbnu Mâce, Rühûn 19, (2478)
Bir diğer hadis-i şerifte ise, “Üç kimse vardır ki Allah kıyamet günü kendilerine bakmaz, onları temize çıkarmaz, onlar için acıtıcı bir azap vardır: Yol üzerinde kendisinin ihtiyaç dışı su fazlalığı olup da bunu yolcuya kullandırmayan kimse… Allah: “Tıpkı senin ellerinin üretmediği su fazlalığını kullandırmayıp engellediğin gibi bugün de ben seni lütuf ve ihsanımdan engelliyorum” buyurur.” (Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-Musâkâ, 1093, 1096) Aynı anlamda bir hadisi Hz. Cabir (ra) “suyun fazlasını satmayı yasaklamıştır” diyerek aktarmıştır.( Müslim, Musâkat, 34 (1565); Nesâî, Büyû 89, (307); İbnu Mâce, Rühûn 18, (2477).
Hayvanlar İçin
Bir çok hadis kaynağında Hz. Peygamber’in hayvanlar ve diğer tüm canlıların su ihtiyacının giderilmesini teşvik edici kıssaları vardır. Bunlardan biri, Ebû Hureyre (ra)’dan, Allah Rasûlü buyurdu: “Bir adam yolda yürürken susadı, bir kuyu buldu, içine inip su içti. Yukarıya çıktığı zaman dilini çıkarıp susuzluktan toprak yalamakta olan bir köpek gördü. Adam: Zavallı hayvan tıpkı benim gibi susamış dedi ve derhal kuyuya indi ayağındaki pabucunu çıkartıp içine su doldurdu, ağzına alıp yukarıya çıkardı ve köpeğe içirdi. Allah onun bu hareketinden memnun kalıp bağışladı.” Ashab, bunun üzerine “Ey Allah’ın Rasûlü! Bizim için hayvanlara yaptığımız iyilikler hakkında ecir var mıdır?” diye sorunca: “Her ciğer taşıyan canlı için (yapılan iyilikte) sevap vardır”buyurmuştur (Sahîh-i Buhârî, Kitâb-ı Musâkâ 1094; Buhâri, Şirb 9, Vudü 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, 2244; Muvatta, Sıfatu’n Nebi 23, (2, 929-930); Ebü Dâvud, Cihâd 47, (2550).
Bir başka rivayette ise “Günahkâr bir kadın sıcak bir günde dilini dışarı çıkartmış susuzluktan solumakta olan bir köpek gördü. Hemen mestini çıkararak ona su çekip içirdi. Bu sebeple Allah onu bağışladı.” (Mâlik, Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud) Bu kıssayı tamamlayan bir hadisi de İbni Ömer (ra) nakletmiştir. “Bir kadın bir kedi yüzünden cehenneme girdi. Çünkü o kediyi eve hapsetmiş, ayrıca onun yerin haşaratından yememesi için ne onu serbest bırakmış ve ne de ona yiyecek bir şey vermişti.” [Buhârî ile Müslim] (Rûdânî,319) Su verilen köpek nedeniyle günahkâr kadının affedilmesi fakat kedinin ölmesine neden olan kadının -salih olmasına rağmen- cehennem ehlinden olmasını yine bir başka hadisin ışığı aydınlatmıştır.İbn Amr bin el-Âs (ra)’dan “Merhamet edenlere Rahman da merhamet eder. Yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.” (Tirmizi ve aynı lafızla Ebû Dâvud)
Surâka, İslâm dinini kabul ettikten sonra Rasûlullah (sav)’a yabancılara ait hayvanları kendi hayvanları için suyla doldurduğu yalaklardan suladığını sonra onları serbest bıraktığını bu hareketinin Allah indinde makbul olup olmadığını sorunca Hz. Muhammed (sav) şöyle cevap vermiştir: “Kesin olarak makbuldür; hangi canlı olursa olsun, susamış her yaratığa karşı lûtufkâr davranmak Allah nazarında mükâfata lâyık bir harekettir.”
Temizlik Aracı Olarak Su
İnsan yaşamında suyun önemini arttıran bir diğer özellik ise onun temizlik aracı olmasıdır. Temizliğe dayanan İslam dini, bu yönü ile de suya ayrı bir önem atfetmiştir. Hz. Peygamber, “İmanın yarısı temizliktir” (Müslim, Taharet 1) buyurmuştur. “Su temiz olarak yaratılmıştır, rengini, kokusunu ve tadını değiştirmedikçe onu hiçbir şey kirletmez” diyen Hz. Peygamber, tabiatta bulunan dere, göl, deniz, yağmur, kar ve buz sularının asıl ve öz itibarıyla temiz olduğunu ifade etmiştir. Ebû Hureyre (ra), bir adamın Hz. Peygamber’e gelip denize açıldıklarında yanlarındaki az suyu ancak içmek için kullandıklarını deniz suyundan abdest alıp alamayacaklarını sorduğunda Hz. Peygamber’in “Onun suyu temizdir, (içinden çıkan) ölüsü de helâldir” buyurduğunu işitmiştir (Muvattâ ve Sünen Ashâbı (Rûdânî, 194). Ebû Umâme (ra)’dan: “Suyu kokusunu ve tadını değiştiren şeyden başkası asla murdar yapamaz.” (Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat ve Mu’cemu’l-Kebir’de (Rûdânî, 202)
Suyun miktarı ile temizliği arasında bağlantı kuran bir hadis-i şerifte ise Hz. Peygamber, “Su iki kulle (ikiyüz rıtıllık su kabı miktarı) oldu mu pislik tutmaz, çünkü (bu durumda olunca) onu hiçbir şey kirletmez” buyurmuştur.
Suların hükümleri, fukaha arasında geniş araştırmalara ve farklı yorumlara konu olmuştur. “Su temizdir, onu hiçbir şey kirletmez” hadisi zamanımıza önemli bir ışık tutmaktadır. Renk, koku, tat gibi bazı kirlenmelere uğrayan su, bu kirleticilerden bir şekilde, değişik teknolojilerle ayıklandığında yine asli vasfına dönüp temiz olmaktadır. Kirlenmiş suların tekrar kullanımları söz konusudur.
Temizleyen suyu, kadın erkek birlikte kullanmakta herhangi bir mahsurun olmadığına dair hadisler ise şöyledir: İbn Abbâs (ra)’dan gelen bir aktarımda, Peygamber hanımlarından biri bir leğenden su alarak yıkandı. O sudan abdest almak veya yıkanmak için Hz. Peygamber gelince zevcesi şöyle dedi. “Ben cünub idim” Hz. Peygamber bu söz üzerine şöyle buyurmuştur: “Su cünub olmaz” (Tirmizî (Rûdânî, 198). Âişe (ra): “Ben ve Allah Rasûlü ikimiz bir leğenden yıkanırdık; ellerimiz içine beraberce girip çıkardı.” Yine Âişe (ra)’dan “Benden önce davranırdı ve nihayet ona: “(Sudan) bana da bırak, bana da bırak! derdim” demiştir. (Nesâî, Sünen, gusl 10 (Rûdânî 200). İbn Ömer (ra), “Peygamber zamanında erkeklerle kadınların hepsi aynı kaptan abdest alırlardı.” (Buhâri, Mâlik, Ebû Dâvud ve Nesâi (Rûdânî 201)
İbn Ömer (ra), Hz. Peygamber’e büyük testi veya küçüğünden abdest almanın daha iyi olduğunu sormuş. Hz. Peygamber ona “Küçük testilerden daha iyidir. Çünkü Allah’ın dini kolaydır, tertemizdir” buyurmuştur (Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat’ta.( Rûdânî, 203)
Suyun Ve Su Kablarının Temiz Tutulması
İçine, az olsun çok olsun bir pislik düşen durgun su ile abdest almak caiz değildir. Bu pisliğin suyun niteliklerini değiştirip değiştirmemesi sonucu etkilemez. Çünkü Hz. Peygamber, suyun pislikten korunmasını emrederek şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz durgun suya abdest bozmasın ve böyle bir suda cünüplükten dolayı yıkanmasın” (Buhârî, Vüdû’, 68; Müslim, Tahâre, 36/94-96, Tirmizî, Tahâre, 51; Nesaî, Tahâre, 45). “Sizden biriniz uykusundan uyandığı zaman, elini üç defa yıkamadıkça su kabına sokmasın. Çünkü o, elinin nerede gecelediğini bilmez.” (Müslim, Tahâre, 87; Ebû Dâvud, Tahâre, 49; Tirmizî, Tahâre, 19)
Su kablarının ağzının bağlanması veya kapak bulunmadığı hallerde bir tahta parçasıyla da olsa örtülmesi tedbirinin alınması nebevi emirler arasındadır.
Su testilerinin veya tulumlarının ağzından içmenin yasak olduğuna ilişkin hadisleri aktaranlardan Ebu Said (ra), Ebu Hureyre (ra) ve İbn Abbâs (ra) Hz. Peygamber’in deriden yapılmış kapların ağızlarını dışa çevirmeden ve bir maşrapaya koymadan bunlardan içilmesini yasakladığını ifade etmişlerdir. Bu yasaktan sonra bir kimsenin, gece su içmeye kalktığı ve su tulumunun içinden yılan çıktığı rivayet edilir (İbn Mâce, Eşribe 19). Müslim’de geçen bir ifade ise su tulumlarının ağzını çevirmek, kırbanın yukarısını aşağı çevirmek olarak tarif edilmiştir. (Müslim, Eşribe 111)
Su içme âdâbı ile ilgili hadisler, Hz. Peygamber’in bu konuya verdiği önemi ve müslümanların sahip olması gereken özellikleri ile birlikte sağlıklı olabilmenin yollarını da açıkça ortaya koymuştur. Su kaplarının içine nefes vermek veya üflemek yasaktır. Suyu üç defada içmek gerektiği tavsiye edilmiştir. Ebû Saîd (ra), Hz. Peygamber’in içilecek şeylere üflemeyi yasakladığını, bir adamın kaba çerçöp düştüğünde ne yapması gerektiğini sorması üzerine, suyu dökmesini; bir nefeste içince suya kanmadığını söylemesi üzerine de su kabını ağzından çekmesini buyurmuştur (Tirmizi, Eşribe 15). Bir başka rivayette de “Hz. Peygamber, bardağın kırık yerinden içmeyi ve içerken suya üflemeyi yasakladı.” (Mâlik, Ebû Davûd, Tirmizi)
Müslim ve Tirmizi’nin rivâyetlerinde bu anlatım da eklenmiştir. “Rasûlullah (üç solukta içer, böyle içmenin) daha doyurucu, (hastalıklara karşı) daha koruyucu ve daha afiyetli olduğunu söylerdi.”(Buhârî, Eşribe 26; Müslim, Eşribe 121, (2028); Tirmizî, Eşribe 13, (1885); Ebü Dâvud, Eşribe 19, (3727)
İçme Suyunun Kalitesi
Hz. Peygamber, suyu kaliteli olan kuyulardan su getirtmiştir. Âişe (ra) “Peygamber’e Sükyâ kuyularından tatlı su getirilirdi” diye demiştir. Kuteybe de Sükyâ’nın Medine’ye iki günlük mesafede olan bir su kaynağı olduğunu belirtmiştir. (Ebû Dâvud (Rûdânî, 104) Kanat köyünde Ali kuyusuna giden yolun solunda olan bu kuyu sonradan yıkılmıştır. İki günlük bir yol, kaliteli bir içme suyu için göze alınabilecek bir zahmettir. Ancak, Mucemu’l-Büldan’da es-Sükyâ adını taşıyan pek çok yer olduğu, Medine’deki bir kuyuya da es-Sükyâ dendiği belirtilmiştir.
Ebu Eyyub, Hz. Peygamber’e Malik İbn Nadr’in kuyusundan içme suyu taşımıştır. Büyûtu’s-Sukya ve Ğars kuyularından da içme suyunun taşındığı ifade edilmiştir. Bi’ru’l-Ğars, Kuba Mescidi’nin yarım mil güney doğusunda suyu tatlı bir kuyudur.
Câbir İbn Abdullah (ra) Hz. Peygamber’in bir sahâbîsi ile beraber ensârdan birinin yanına gittiğini ve “Yanında tulum içinde gecelemiş suyun var mı? Yoksa ağzımızla bardaksız da içebiliriz”dediğini aktarmıştır. Bu sırada bahçe sahibi bahçede su çevirmektedir. Hemen bostan gölgeliğine gidip bardağa su koymuş, arkasından koyunundan süt sağıp ikram etmiştir. (Buhâri, Eşribe 14; Ebu Dâvud, Eşribe 18,3724)
Su Tasarrufu
Hz. Peygamber’in suya ilişkin verdiği mesajlardan biri de suyun iktisatlı kullanımıdır. Günümüzde de sıkıntısı çekilen ve gelecekte bu sıkıntının daha da artacağından korktuğumuz susuzluğun çaresi, yüzyıllar öncesinden verilen nebevi mesajdadır. İsraf yasağı için verilen en önemli örnek, abdest alınan su ile ilgilidir.İbn Amr bin el-Âs’dan (ra): “Peygamber, abdest almakta olan Sa’d (ra)’ın yanına uğradı ve ona : “Nedir bu israf?“ dedi. “Abdestte israf olur muymuş” diye soran sahabeye Hz. Peygamber, “Evet, sen akar suyun kenarında bulunsan bile’“ buyurmuştur.” (İbn Mâce, 425) Enes (ra): “Allah Rasûlü bir sâ’ (3,3 litre) ile beş müd (4,15 litre) arasındaki su miktarı ile yıkanırdı; bir müd (0,83 litre) ile de abdest alırdı” demiştir. (Buhârî, Vudû’ 47,I,58) Diğer rivayetlerde beş mekkûk (su tası) ile yıkandığı, bir mekkûk ile de abdest aldığı (Buhârî, Müslim, Nesâî ve Tirmizî); bir başka hadiste ise abdestte iki rıtıl (0,83 litre) suyun yeterli olduğu (Tirmizî, 609) aktarılmıştır.
Abdest alınırken fazla su kullanılmasının mekruh kılınması hadisi, bize çevremizi korumak adına çok önemli bir ders vermektedir. Çünkü boşuna akıp giden suyun dahi, abdest gibi ibadete hazırlık için yapılan en meşru bir eylemde fazla kullanılmaması dikkat çekicidir. Bu eylem, aynı zamanda bir müslümanın günde beş kere yaşadığı çevreye göstereceği ihtimam ve saygının bir ifadesi olmalıdır. Ebu ed-Derdâ, yine bu bağlamda bir hadisi şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber’in rastladığı bir nehir yakınında, kap ile getirilen sudan abdest aldıktan sonra artan suyu, “Gidin, bunu nehre boşaltın. Ola ki ileride bir canlının kursağına gıda olur” buyurmuştur.
Hastalıkların Tedavisinde Su
Rafi İbn Hadic (ra)’dan, Rasûlullah (sav) buyurdu ki: “Hararet, cehennemden bir kabarmadır. Hararetinizi (soğuk) su ile soğutunuz.” (Buhari, Tıbb 28, Bed’ü’l-halk 10; Müslim, Selam 83, (2212); Tirmizi, Tıbb25, (2074).
Suyun ferahlatıcı ve teskin edici özelliği, Hz. Peygamber’in hadisinde bir tedavi yöntemi olarak bizlere sunulmuştur. “Muhakkak ki öfke şeytandan yaratıldı. Şeytan da ateşten yaratıldı. Muhakkak ateş su ile söndürülür. Biriniz öfkelendiğinde abdest alsın.” (Ahmed İbn Hanbel,IV, 220)
Suyun hastalıkları tedavi edici özelliğini, Hz. Peygamber’in son günlerindeki isteklerinden birinde de görebiliriz. Bir gün ailesine şehrin yedi ayrı kuyusundan çekilen yedi ayrı su getirmelerini ve başından dökmelerini istemiştir. Bu tedavi kendini o denli teselli etmiştir ki yatağı terk edip câmiye kadar gidebilmiştir. Sahabeler arasında yerini alan Hz. Peygamber bir hutbe îrâd edebilmiştir. Abdest alınırken fazla su kullanılmasının mekruh kılınması hadisi, bize çevremizi korumak adına çok önemli bir ders vermektedir. Çünkü boşuna akıp giden suyun dahi, abdest gibi ibadete hazırlık için yapılan en meşru bir eylemde fazla kullanılmaması dikkat çekicidir.
İbadetleri Tasvir İçin Su
Suyun temizleyen özelliğine atıfta bulunan Hz. Peygamber, Câbir (ra)’den aktarılan “Beş vakit namaz evin önünde bol miktarda akan tatlı bir suya günde beş defa dalıp yıkanan gibidir. Bu adamda kir nâmına bir şey kalır mı?” ‘Hayır bir şey kalmaz’ dediler. Peygamber Efendimiz “işte su kiri giderdiği gibi beş vakit namaz da günâhları mahveder” buyurmuştur. (Müslim)
Süleym b Câbir, Hz. Peygamber’e gelip faydalanacağı bir hayrı anlatmasını istediğinde, Hz. Peygamber “Sadakayı hakîr görme! Kendi kovandan su isteyenin kabına akıttığın bir miktar su bile olsa. Kardeşini güler yüzle karşıla ve ayrıldığı zaman gıybetini yapma” buyurmuştur.
Su Hayrı Yapmak
Medine’de suyu içilebilir ve tatlı olan kuyu, Rûme kuyusuydu. Hz. Peygamber, bu kuyunun sahibine giderek “Bu kuyuyu cennette bir pınar mukabili bana sat” talebinde bulunmuştur. Adam, bu suyu satarak geçimini sağladığını ifade etmiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber, imkânı olanları teşvik etmiştir. “Kim Rume kuyusunu (halka bağışlamak üzere) satın alırsa ona cennette misli verilecektir.” Başka bir anlatımla “Kim Rume kuyusunu satın alırsa Allah ona mağfiret buyursun”demiştir. Hz. Osman doğruca adamın yanına giderek pazarlık yapmış ve kuyuyu satın almıştır. Sonra Hz. Peygamber’in yanına gelerek, kuyu sahibine vaat edilen ücretin ona da vaad edilip edilmediğini sormuş. “Evet” cevabı üzerine “Ben onu satın aldım ve müslümanlara bağışladım” demiştir. Bu olayı Hz. Osman muhasara altında iken evinin damına çıkıp Rasûlullâh (sav)’ın “Kim Rûme kuyusunu elde ederse kendisine cennet vardır buyurduğunu benim de bu kuyuyu kazdığımı bilmez misiniz” diyerek bu eylemini onaylattırmıştır. (Buhari, Vesaye) Kuyu için ödenmiş meblağ ve bu alışverişin iki taksitte olması gibi rivayetler kaynaklarda değişiktir. Otuz altı bin, yirmi bin, yirmibeş bin gibi farklı rakamlar yazılmıştır. Ayrıca sahibinin yahudi olduğu, ilk alımda yarı hissesinin alındığı, bir gün yahudinin bir gün de Hz. Osman’ın adına halkın suyu kullanabileceği, daha sonra kendi gününde satış yapamayan yahudinin kuyunun diğer hissesini de sattığı aktarılmıştır.
Rume kuyusunun tatlı olan suyunun oldukça pahalı olduğunu, bir gömlek için ödenmesi gerekenin 2-3 dirhem, bir takım necrânî elbisenin 40 dirhem, zenginlik sınırının ise 200 dirhem… olduğu göz önüne alındığında binlerce dirhem ödenerek vakfedilmiş suyun kıymeti anlaşılır.
Sa’d İbn Ubâde, Rasûlullah (sav)’a gelerek, hangi sadakanın hoşuna gideceğini sorduğunda Hz. Peygamber, “su” diye cevap vermiştir. (Ebu Dâvud, Zekât 41) Ölenlerin ruhuna kuyu, çeşme gibi su vakıfları yaptırmak ta nebevî tavsiyeler arasındadır. Sa’d İbn Übâde vefat eden annesi için bir kuyu kazdırmıştır. (Ebu Dâvud, Zekât 42; Nesâi, Vesâyâ 9) 75)
Bereketlenen Su
Enes b. Malik (ra) abdest almak için su bulamayan ashabın Hz. Peygamber’in yanına gelerek bunu anlatmaları ile, Hz. Peygamber’in bir su kabına elini soktuktan sonra müslümanlara abdest almalarını söylediğini ve Hz. Peygamber’in parmakları arasından suların fışkırdığını aktarmıştır. Herkes abdest alana kadar bu su yetmiştir. Buhâri’de geçen bir başka rivâyetinde Enes (ra), abdest alanların seksen veya daha fazla olduğunu ifade etmiştir. Cabir b. Abdullah (ra), Hudeybiye Savaşı sırasında bir gün Peygamber Efendimiz abdest almak için bir kovanın başında bulunduğu sırada ashabdan birkaç kişi çok üzüntülü olarak yanına geldiğini ve Hz. Peygamber onlara üzüntülerinin sebebini sorduğu zaman, sularının bitmek üzere olduğunu söylediklerini aktarmaktadır. O zaman Hz. Peygamber elini kovanın içine sokmuş ve parmaklarının arasından derya gibi su akmaya başlamıştır.Bin beş yüz kişi bu su ile abdest almış ve bu sudan içmiştir.
Sonuç olarak, Hz. Peygamber, bize tüm problemlerin çözümünü, tüm güzelliklerin kaynağını, tüm dertlerin devasını işaret etmiştir. Söylenecek, yazılacakların çok olması yanında onun şefaatini ve suyumuzun bereketlenmesi için ashabına yaptığı duanın bizi de kapsamasını diliyoruz.
Kaynakça:
Gümüşhanevi, Ahmed Ziyaüddin; Ramûz El-Hadis.Yay. Haz. Lütfi Doğan-Cevad Akşit. İstanbul.
Canan, İbrahim;“Osmanlı’da Su Kültürü ve Kaynakları” Osmanlı Su Medeniyeti. İstanbul: 2000, s.273-286.
Hamidullah, Muhammed;İslam Peygamberi (Hayatı ve Faaliyeti)1,2 Cilt.Çev. Salih Tuğ. Ankara: 2003.
İmâm Gazâli;İhyâu ‘Ulûmi’d-Dîn. Çev. Ahmed Serdaroğlu. İstanbul: 1975.
Kândehlevi, Yusuf; Hadislerle Hz. Peygamber ve Eshabının Yaşadığı Müslümanlık, Çev. Ahmet Büyükçınar, Ömer Tekin, Yaşar Erol. İstanbul: 1977.
Kocaer, Abdullah Feyzi; (Çev, Tahric ve Notlar) Sahih-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh. İstanbul: 2004
Rûdânî, Muhammed b. Süleyman; Cem’ul-Fevâid min Câmi’il-Usûl ve Mecma’iz-Zevâid.Cild.1,3,4. İstanbul: 2005.
Vatandaş, Celaleddin;Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) Hayatı ve İslâm Daveti Medine Dönemi. İstanbul: 2005.
Kaynak: http://www.sonpeygamber.info