TasavvufTüm YazılarYazarlarYazi Atlasi

Eskiyaliktan Evliyaliga Ulasan SUFİ

Allah dostlarından bir kısmının sıra dışı ve ilgi çekici hayat hikâyeleri vardır. Fudayl b. İyaz onlardandır. Babası takvâ ehli olarak bilinen bir kimse ise de, kendisi gençlik yıllarını serkeşçe ve havâî bir şekilde geçirdi. Hattâ bir ara yol kesme ve eşkıyâlık gibi işlerle meşgul oldu, böyle bir çetenin reisliğini yaptı. Aşık olduğu bir câriye vardı. Bir gün sevdiği kadınla buluşmak için gece yarısı yüksek bir duvara tırmanmaktaydı ki o sırada Kur’an okunduğunu fark etti. Okunanlara kulak misafiri olurken tam da şu âyete gelince irkildi: Hadid suresinin bu 16. âyetinde şöyle deniyordu:

“Mü’minlerin kalblerini Allah’ın zikri, yani Kur’an karşısında ürperme zamanı gelmedi mi?”

Fudayl bu âyetleri okumakta olan sesin tesiriyle sarsıldı, bir süre duvarın üzerinden hareketsiz kaldı. Kendine gelince, derin bir istiğrakla gözlerinden yaşlar boşandı ve: “O zaman geldi ya Rab!” diye mırıldandı. O vakte kadar yaptıklarından dolayı tam bir pişmanlıkla tövbe etti. Kendînî tamamen ibâdet, ahlâk ve ilme verdi. Merv-Serahs-Buhara bölgesindeki memleketini terk etti. Kufe’ye geldi. Burada Ebu Hanife, Süfyan-ı Sevri gibi âlimlerin meclislerinde bulundu. İlim ve ibâdetle meşgul oldu. Mekke’ye gitti ve 803 yılında orada vefat etti.

DÜNYA NEDİR?

Hayatın farklı yönlerini yaşamış olması, düşünce ve davranışlarında daha sağlam ve kararlı durmasında etki etmiş olmalıdır. Şöyle der: “Kötülüklerin hepsi bir evde toplânmış ve dünya düşküneşkiyalıktanlüğü o evin anahtarı olmuştur. İyiliklerin hepsi de bir evde toplânmış, zühd de ona anahtar olmuştur.” Ne demektir zühd? Zühd en geniş anlamıyla insanın maddeye, nefsani arzu ve isteklere karşı takınacağı tavrın ölçüsü demektir. Bu arzu ve istekler, kolayca kişiyi peşinden sürükleyip, mânevî dünyayı, ahlâkı, âhireti unutturabilirler. Onun için dikkatli olmak gerekir. Ebedî hayatı, Allah’ı unutmamak, insanca yaşamanın yolunu bulmak icap eder.

Hz. Mevlânâ’da bu ölçünün güzel bir örneği vardır: “Dünya nedir?” diye sorar. “Dünya, mal, mülk, para, kadın değildir. Dünya, seni Rabbinden alıkoyan şeydir.” Ve şu örneği verir: Geminin yüzmesi için mutlaka su lâzımdır, fakat su geminin içine dolacak olursa onu batırır.”

ALLAH’TAN UTANMIYOR MUSUNUZ?

Fudayl’ın çok mükemmeliyetçi ve tâvizsiz olduğu anlaşılıyor. Devrinde isim yapmış din bilginlerini ikaz eder ve onların  daha dikkatli olmalarını ister. Der ki: – Ey alimler, sizler İslâm beldelerini aydınlatan kandiller gibiydînîz, şimdi ışıklarınız neden söndü? Siz insanlara yol gösteren yıldızlardınız, şimdi neden yolunuzu şaşırdınız?… Onun asıl kızdığı ileri gelen kimselere yardakçılık yapılmasıdır. Sitemlerine devam edip der ki: – Siz ümeranın, devlet büyüklerinin kapısına gidip, onların nereden kazandıkları bilinmeyen servetinden faydalanıyorsunuz. Bundan dolayı Allah’tan utanmıyor musunuz? Fudayl Kur’an ilimleriyle uğraşanların da fazîletli ve yüksek karakterli olmalarını söyler: -Kur’an hafızlarının, halka yöneticilere veya daha aşağıdakilere ihtiyacı olmamalı. Aksine başka insanlar onlara muhtaç olmalıdır. – Kur’an okuyan, Kur’an’ı bilen kimse kıyamet gününde sorguya çekilecektir. Çünkü ehl-i Kur’an peygamberin varisleridir.

ÜMİT VE KORKU ARASINDA

Dînî duygu ve düşüncede korku ile ümit arasında olmak (beyne’l-hav ve’r-recâ) diye bir ölçü vardır. Allah ve âhiret nkarşısında sadece “korku”nun etkisinde kalmak insanı ümitsizliğe düşürür. Yine sadece “ümide tutunmak da” gevşekliğe sürükler. Bu konuyu işleyenler der ki: Korku ve ümit kuşun iki kanadı gibidir. Uçuşun düzgün olması için her iki kanadın da sağlıklı olması gerekir. Bu şu demektir: Allah’tan çok korkmalı, aynı zamanda asla ondan ümit kesilmemelidir. Fudayl bu konuda şöyle der:

“Allah’ı korku olmadan muhabbet yoluyla tanıyan şımarıklıkla helâk olup gider. Allah’ı sadece korkuyla tanıyan ise ondan ürker ve uzaklaşır.

Onu sevgi ve korkuyla tanıyanı ise Allah sever, kendine yaklaştırır, temkin sahibi yapar ve ona bilmediklerini öğretir. Gene de Fudayl’ın kendisi hakkında ihtiyatlı ve karamsar, fakat başkaları hakkında iyimser ve ümitli olduğu belirtilir. Sözlerinden örnekler: – Kemâle, olgunluğa eren kişi çok namaz kılan, çok oruç tutan değil, cömert olan ve kalb-i selîme sâhip olan kimsedir.

AZLIĞIN ÖLÇÜSÜ NEDİR?

– Fudayl şu hususları ise sürekli hatırlatır: – Üç şey kalbi karartır: Çok yemek, çok uyumak ve çok konuşmak. Bu konuda gönül erlerinin meşhur bir ölçüsü vardır. Kıllet-i taam, kıllet-i menâm, kıllet-i kelâm. Yani az yemek, az uyumak ve az konuşmak. Acaba azlığın ölçüsü nedir? Bu konuda orta yolu nasıl bulabiliriz? Az yemek konusunu ele alacak olursak; halkımız arasında güçlükle karın doyuranlar olabilir. Bu sözlerimize monlar gülüp geçeceklerdir. Umarım sayıları azdır. Ama şu bir gerçektir ki, günümüz dünyâsında dengeli beslenme ciddî bir problem olarak karşımızdadır. Fazla yemekten dolayı pek çok sıkıntılar yaşanıyor. Obezlik ciddî bir tehlikedir. Diyetisyenlik her geçen gün rağbet görüyor. Sevgili Peygmberimiz, midenin bir çok hastalığın esas kaynağı olduğunu belirtmiştir. İşte gönül erleri bütün bu gerçekleri biliyormuşçasına, “kıllet-i taam” az yemek üzerinden durmuşlardır. Tabii ki amaç zayıf düşüp hastalanacak kadar az yemek değildir. Asıl gaye yemek düşkünlüğünden kurtulup rûhî-mânevî yönümüzü kuvvetlendirmektir. Çok uyuma da insanı hantallaştırır ve aktiviteden alıkor. Çok konuşma, gevezelik, lüzumsuz ve yersiz söz söyleme, bugün en fazla şikâyetçi olduğumuz şeylerdendir. “Çok söz yalansız olmaz” şeklindeki özdeyişimiz bir gerçeği yansıtır. Tekrar Fudayl’a dönersek, o mü’mini, inanmış kişiyi şöyle tarif eder: “Mü’min az konuşan, çok çalışan, sözünde hikmet, sükûtunda düşünce, bakışında ibret, işinde iyilik olan kimsedir”. Ona göre ahlâk güzelliği ibâdetten makbuldür. Şöyle der: “Âbid, yani çok ibâdet sahibi olduğu halde kötü huylu olan birinin bana arkadaş olmasından fâcir, yani günahkâr fakat güzel huylu birinin arkadaş olmasını isterim”.Ve ilâve eder: “Senden istediği bir şeyi vermediğin zaman sana kızıp darılan, senin kardeşin değildir.”

[toggle title=”Yazar Hakkında” state=”open” ]Yazar: Prof. Dr. Mehmet DEMİRCİ / Alıntı: Yenidünya dergisi Ocak 2011 sayısı[/toggle]

admin

Soru ve görüşleiriniz için İrtibat: fikiratlasi1@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.