DUA
Derdi, Eyyub’a aşk olan peygamberin ızdırabına sürülen merhem… Ateş-i Nemrud’u, İbrahim’e gül… İlâhi minberin hatibini, bülbül kılan sır…
Dua, Enallah iddiasıyla küçücük bir sineğe mağlup olan cebbarlann, gaddarların acı akıbeti… Doğarken mübarek parmağını ‘ümmetî ümmetî’ diye arşa kaldıran, düşmanına bile hidayet talebinde bulunan Peygamber’in merhameti…
Allah (c.c)’ın, ‘Bana dua eden kulumun duasını kabul ederim.” sözü, Habibullah’ın tarifiyle, ‘İbadetin de özüdür.’ dua.
Allah’ın azameti karşısında kulun, aczini itiraf ile, dergâh-ı ulûhiyetten hayır ve rahmet ricasında bulunmasıdır, dua.
Dua, âsiler için Allah’ın affına erdiren merdivendir. Ebu Hüreyre (r.a)’den rivayetle Peygamberimiz (s.a.v): ‘Rabbimiz her gece, gecenin üçte biri kaldığı zaman, dünya semasına iner ve buyurur ki: ‘Yok mu dua eden? Yok mu benden isteyen? Yok mu bağışlanmasını isteyen? Ben de onu bağışlayayım.’
Dua, kul ile Allah arasında manevî bir alış veriştir.
Dua, sevgiliye sunulan iştiyak lisanıdır.
Dua, günahlardan arınmadır. Efendimiz (s.a.v), ‘Allah’ım günahlarımı kar ve dolu ile temizle; beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi kalbimi günlardan arındır.’ buyurmuşlardır.
Doğarken, ölürken hayatla memat arasında. ferdî ve içtimaî bütün görevlerimizde duanın ehemmiyeti pek büyüktür. Salat kelimesinin de asıl anlamı dua olduğuna göre4 günde beş vakit namazımızda ve nafile taatlerimizde Allah’a dönmekteyiz. Sadece biz değil, bütün mevcudat Rabb-i zü’l-Celâl’e yönelmektedir. ‘Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ı teşbih etmektedir.’
Âciz, fâni varlığın âlî ve bakî olan varlığa halini arz etmesidir dua. Dua, kulun Mevlâsına yalvararak ve korkarak iltica etmesi sebebiyle en iyi ibadet şekli sayılmıştır. Cenâb-ı Hak ‘Rabbinize yalvara yalvara ve
için için dua ediniz.’ buyurur.
Ümitlerin yok olduğu anda yapılan dua makbuldür. Yalnız istenilenin yerine getirilmesinden sonra Allah’ın unutulmaması gerekir. ‘İnsana bir zarar dokundu mu, hemen samimiyetle Rabbine yönelerek, O’na dua eder. Hak Teâlâ kendisine bir nimet ihsan etti mi, önce yalvarıp yakardığını unutur. İnsanları Allah yolundan sapıtmak için O’na eşler ve ortaklar koşar. De ki, bu nankörlükte kısa bir müddet daha safa sür. Sen de cehennemliklerdensin.’
Allah’ı medh ve senâ ederek, O’na aczimizi arz edip, lütuf ve yardımı beklemektir dua. ‘(Ey Habi-bim!) Kullarım, sana beni sorarlarsa, (onlara bildir ki) şüphesiz ben (onlara) yakınım! Bana dua edince dua edenin duasına icabet ederim. O halde onlar da benim (emirlerime) icabet etsinler. Bana iman etsinler ki (Hakk’ı bulacakları yola) irşad olsunlar.”
Dua ile alâkalı konuları ihtiva eden 200 ayet-i celîle vardır Kur’an-ı Kerim’de. Teşbih ve zikir, tazarru ve niyazla gece gündüz, Allah’a yalvarıp yakaran Efendimiz (s.a.v)’in, dularıyla ilgili hemen hemen bütün hadis kitaplarında hususi bir bölüm vardır. ‘Kita-bü’l-Ezkâr ve-d-daavât ve tefsiruha’, ‘Kitabü’d-Dua’ sadece buraya kaydedebildiklerimiz. Lüzum ettikçe kullanabileceğimiz ebatta daha dolu kitapçıklar mevcuttur. M.S. Ramazanoğlu (k.s)’nun ‘Dular ve Zikirler’ kitabı bunların en mühimlerindendir.
Allah’ın ezelde takdirini dua değiştirmez. Bu se-beble duaya gerek yoktur diyenlere İmam Gazalî (r.a), ‘Dua ile kazanın savuşturulması da kazâdır.’ diyerek cevap vermiştir.
İmam Rabbânî (r.a) kazâyı iki kısma ayırır:
1- Mübrem kazâ
2- Muallak kazâ
Mübrem kazâ, kesinleşmiş ve hiçbir surette değişmeyendir. Cenâb-ı Hakk; ‘Bizim nezdimizdeki söz değiştirilmez.’8 ayetiyle ifade eder bu gerçeği.
Muallak kazâ, şarta bağlı olandır. ‘Allah dilediğini silip iptal eder, dilediğini de sabit kılar.”
Ashab-ı kiram, ‘Ey Allah’ın Resulü! Bizim amellerimiz, tamamlanmış bir şey midir? Yoksa yeni başlayan bir iş midir?’ dediklerinde, ‘Bitirilmiş bir şeydir.’ buyuranca, ‘O halde amel nerede kalır?’ sorusuna Efendimiz (s.a.v), ‘Çalışınız herkes kendisi için yaratılmış olan şeye kolaylıkla ulaşır.’ buyurarak hem kaderin tâyin edilmiş olduğunu, hem de kolaylığa kavuşmak için çalışıp amel etmenin lüzumunu bildirmiştir.
Duadan maksat, kulluk, tevazu ve alçak gönüllülük, arz ederek münâcaatta bulunmaktır. Kaza ve kadere rıza ile beraber Allah’a dua etmek, Allah’ın kudretine her şeyden fazla saygı duymaktır.
Bütün olaylar sebeblere bağlı ise, dua da o se-beblerden biridir. Ezelde duaya bağlı olarak takdir edilen taleplerin de herhalde dua şartıyla olacağının bilinmesi gerekir.
Dua hakkındaki nakli delilleri ancak kâfirler inkâr edebilirler.
‘Bana dua ediniz ki size icabet edeyim.’, ‘Rab-binize yalvara yalvara ve için için dua ediniz.”, ‘Yoksa sıkıntıya düşen kimseye, kendisine dua ettiği zaman icabet eden mi?’, ‘De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne kıymet verir.’ Dua edip istemeyenlere Allah gazap eder.’, ‘Rabbiniz: Bana dua edin icabet edeyim. Çünkü bana ibadeti terk edip büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.” buyurur.
Dua ile ilgili bazı Hadis-i Şerifler şöyledir:
‘Dua ibadetin ta kendisidir.’, ‘Allah katında, duadan daha hayırlı bir şey yoktur.’, ‘Dua ibadetin beynidir.’, ‘Size, düşmanlarınızdan kurtaracak ya da rızkınızı bol kılacak bir şeyi bildireyim mi? Gece gündüz Allah’a dua edersiniz. Çünkü dua mü’minin silahıdır.’, ‘Şüphesiz Rabbiniz haya sahibidir. Kulu kendisine ellerini kaldırışa, o iki elini boş ve hüsrana uğratacak birşekilde geri çevirmekten haya muamelesi eder.’, ‘Dua gök ile yeryüzü arasında durur benim üzerime salat ü selam getirilmedikçe yükselmez. Beni hayvanına binen adamın su tası yerine tutmayınız. Bana duanın başında, ortasında ve sonunda salat ü selam getirin!’, ‘Biriniz Rab-binden bütün ihtiyaçlarını istesin, hatta pabucunun kopan kayışını bile istesin.’, ‘Allah kendisinden istemeyene gazap eder.’, ‘Allah’tan lütuf ve ihsanından isteyin! Çünkü Allah kendisinden istenmesinden hoşlanır. En üstün ibadet, sıkıntının giderilmesini beklemektir’, ‘Kul duasında üç şeyin birini almaktan şaşmaz. Ya dua sayesinde günahı bağışlanır, veyahut peşin bir mükafat alır, veya ahirette karşılığını bulur.’
Duanın âdâbı:
1- Şerefti vakitleri aramak: Arefe günleri, Ra-mazan-ı şerif ayı, Cuma günü ve geceleri ve seher vakitlerinde.
2- Şerefli hallerden istifade etmek: İslam ordusu küffar ordusuyla karşılaştığı an, yağmurun yağdığı anda, namaz sonlarında, ezan ile kamet arasında, oruçlu iken ve secde halinde dua etmek.
3- Kıbleye dönerek, koltuklarının altı görülecek şekilde ellerini kaldırıp dua etmek.
4- Duayı gizlice hafif sesle yapmak.
5- Duada yapmacık sözlerden sakınmak.
6- Huzur ve huşu içinde Allah’tan korkarak ve kabülünü ümid ederek, istediği şeyde ısrarla durmaktır.
7- Duasında azimli ve Allah’a karşı hüsn-i zanda bulunmak.
8- Tekrar tekrar isteyerek duasında ısrar etmek.
9- Duaya besmele ile başlamak.
10- Asıl duanın kabul olmasında bâtını edebe riayet etmek.
Duada gönlü tamamen Allah’a vermek gerekir. Musa (a.s) dua eden birine tesadüfle, ‘İlahî elimde olsa ona yardım ederim.’ deyince Mevlamız, ‘Ben o kuluma senden daha çok merhamet ederim. Ama onun kalbi sahip olduğu koyun sürüsündedir. Gönlü başkasına bağlı olanın duasını kabul etmem.’ buyurmuşlardır. Musa (a.s) hali adama anlattı. Adam gönlünü Hakk’a verdi ve duası kabul oldu.
İbrahim (a.s) ateşe atılırken Cebrail (a.s) ihtiyacını sorduğunda, ‘Senden her hangi bir ihtiyacım yok.’ dedi. O halde Allah’tan kurtulmayı iste deyince İbrahim (a.s) ‘O’nun benim durumumu bilmesi kâfi.’ buyurmuştur. İşte Mabud olan Rabbın varlığında fena bulmanın hakikati budur.
Dua gök kapısının anahtarı onun dişleriyse helal lokmadır. Ha-dis-i şerifte, ‘Adam Allah’a ittaat için yola çıkar, uzun müddet yolculuk yapar da saçı, sakalı, birbirine karışmış ve tozlanmış bir halde ellerini göğe kaldırır ve: ‘Ey Rabbim!’ diyerek duada bulunur. Halbuki adamın yediği içtiği, giydiği haramdır. Hep haramla beslenip durmuştur. Böylesinin duası hiç kabul olunur mu?”
Müslümanın duası üç sebepden biri dışında reddolunmaz:
1- Ya günah olan ya da akraba ile ilişkiyi kesme v.b ile ilgili bir konuda dua ederse.
2- İstediği şey kendisi için ahirete bırakılacak olursa.
3- Veya duası nisbetinde kendisinden bir kötülük silinecek olursa. ,
Şarih Kirmani: Hadis-i şerifde duanın iki şartını bildirir:
1- Acele etmemek
2- Dua ettim de kabul olmadı dememek.
İbn-i Kayyim: ‘Bir hane sahibinin gece gündüz 40 defa kapısını çalan bir kimseye günün birinde icabet olunur.’ der.
Şeyh Sa’di: Bir kimse sabah padişahın hizmetinde bulunursa, üçüncü sabah padişahın ona lütuf ile bakması, ihsan ve inayette bulunması muhakkaktır.’
Duanın kabülünü üç şeye mütevakkıftır:
1- Kazaya muvafık olmak.
2- O kimse hakkında duanın kabülü hayır olmak.
3- İstenilen şey muhal olmamak.
Yüce Mevlamız cümlemizi, duânın hakikati idrak eden kullarından eylesin.