CAFER R.A BİZE NE SÖYLER
Ey Melik! Biz putlara tapan cahil bir kavim idik. Ölü eti yer kötülük yapar, akrabalarla alakamızı keser, komşulara kötü davranırdık, kuvvetlimiz zayıf olanı ezerdi.
İşte biz bu hal üzere iken Allah bize soyunu sopunu, doğruluğunu, emanete riayetini ve namuslu olduğunu bildiğimiz bizden birini peygamber olarak gönderdi. O da bizi Aziz ve Celil olan Allah’ı birlemeye ve O’na kulluk etmeye çağırdı. Bizim ve dedelerimizin Allah’tan başka taptığımız taşlara ve putlara ibadetten vazgeçmemizi istedi.
Bize doğru sözlü olmayı, emanete riayeti, akrabaları ziyareti, komşulara iyi davranmayı, kan dökmemeyi ve haramlardan kaçmayı emretti. Yine o bizi, bütün kötülüklerden, yalan yere şahitlikten, yetim malı yemekten, iffetli kadına iftiradan men etti.
Bizde onu tasdik ettik, O’na hiçbir şeyi ortak koşmadık. Bize Allah’ın haram kıldığını haram, helal kıldığının da helal olduğunu bildirdi. İşte bu yizden kavmimiz bize düşman oldu, eziyet etti dinimizden vazgeçmemizi istediler. Bizde seni başkalarına tercih ederek memleketine geldik… ( yusuf Kandehlevi, Muhtasar, Hayatü’s Sahabe)
Yukarıda ki ifadelerin sahibi Cafer b. Ebû Talib. Müslüman olalı daha birkaç yıl olmamış gencecik bir şahıs. Risaletin 5. yılında Habeşistan’a hicrette peygamberimizin sözcüsü…Necaşinin karşısında dimdik duruşu, ince bir anlayışı, parlak bir zekası ve keskin bir diliyle ifade ettiği sözler ne kadarda beliğ.
Konuşmanın ilk bölümünde Cafer (r.a) muhatabını empatiye davet ediyordu. Kendilerinin müslüman olmadan önceki durumlarını izah ediyordu. Ona cennetten ya da cehennemden bahsetmiyordu. Psikolojide grup terapilerinin en etkili konuşmaları kişilerin kendi durumlarını anlatmalarıdır. Aynı dertten muzdarip insanları görmek problemleri normalleştirir. Anlatan da dinleyende bu durumda tadaviye dahildir.
Konuşmanın devamında kabul ve güven ortamı oluşturarak muhatabtaki değişimi görmüş olacan Cafer (r.a) Allah-u Teâla’nın bu durumlarından kurtulmaları için kendilerine yardımcı olduğunu ifade ederek gönderilen elçiden bahsetti. Onun risaletinin özetini ve amacını sundu. Söylediği hususlar ise her dinin reddettiği yasaklardı. Zina her dinde yasaktı, akrabayı terk etmek uygun görülmezdi, komşuya zulmetmenin ise hiçbir toplumda karşılığı yoktu. Akla ve mantığa hitap eden bu konuşma firaseti ve basireti güçlü bir gencin ağzından dökülüyordu.
Necaşi, söyledikleri yüzünden onu orada kılıçla ikiye bölebilirdi ya da Kureyşten gelen elçilere teslim edebilirdi ama etmedi. Çünkü bu konuşmadan etkilenmişti.
Peygamberimizden bahsedişi ise insanda hayranlık ve onunla tanışma arzusu uyandırıyordu. Peygamberimizden üstün bir varlık gibi bahsetmiyor ya da onu seviye olarak düşürmüyordu. Mucizelerinden, olağanüstü hallerdinden bahsetmeyip onun risalet öncesinde de ona yerleşmiş harikâ bir kişiliğe sahip olduğunu ifade ediyordu. Ahlakını ve tabiatını muhataba sezdirmeden övüyordu.
Kendilerinin uğradıkları ve hicret etmelerine sebebiyet verecek durumun izahını ise sona saklamıştı. Muhatabın zihnine hiç kimsenin rededemeyeceği hususları vermiş ve zulme uğramalarının ne kadar mantık dışı olduğunu ifade etmek istemişti. Ve Necaşi’ye gizliden gizliye “sen gidebileceğimiz en merhametli kişisin” övgüsünü yaparak ne kendisini alçaltıyor ne de onu sebepsiz bir kibre sürüklüyordu.
Necaşi konuşmadan öyle etkilenmişti ki ona “Peygamberinize indirilenlerden yanınızda var mı?” diye sormuş, Cafer (r.a ) o güzel ses ile okuyunca da gözleri dolmuş ve ağlamıştır. Hatta rivayetlerde sakalı ıslanacak kadar ağladığı yazılıdır.
Bu konuşma; nasihat edeceğimiz kişilere, geçmişimizde ve gençliğimizde yaptığımız hatalardan bahsetmemizin muhatabın gözünde bizi düşürmeyip aksine yücelteceğini görmemiz, muhataplarımızın aklına ve mantığına hitab ederek kalplerine ulaşmayı sağlamamız, Peygamberimizi nasıl anlatmamız, muhatabımızın gönlünde ki merhamet duygularını nasıl açığa çıkarabilmeyi öğrenmemiz açısından harika bir örnek. Rabbimiz bizlerede bu ince anlayışı, parlak zekayı, ve muhataba bu şekilde ulaşacak keskin bir dil nasip etmesini dua ederim. Bu konuşmadan çıkarılacak daha çok ders olup. Yolumuzu aydınlatacak bu yıldızlardan istifademizin artırılmasını niyaz ederim.
Yazar: Büşra Biçgel