Bitmeyen Ev İşleri – Gonca Anıl
Geçenlerde bir anneyle konuşuyorduk. Çocuklarının huysuzluğundan ve hiç tahammül edemediğinden bahsetti. Konuştukça evin temizlik ve düzenine dikkat etmekten çocuklara enerjisinin kalmadığını fark ettik.
Cam silerken çocuğu yanına gelse, ilgilenemediği gibi gerilip tersliyormuş. Hani şu cam silme işi ayda yılda birkaç kez olur, dedim, onu da çocuklar okuldayken yapsanız…
İşler sandığım gibi değilmiş. Her misafir geleceğinde evde camlar silinir, perdeler yıkanırmış. Ve sık sık misafir gelirmiş.
Tek camla bitmiyor ki, bir de evin kalan yerleri var, süpürgesi, tozu var. Banyosu, tuvaleti, mutfağı var… Daha önemlisi ikram mevzuu var. Ki şimdiki günlerde en az 8 çeşit ikram hazırlanıyormuş.
Duyunca kalbim duracak gibi oldu. İki çocuklu bir annenin onca çeşidi hazırlaması demek, saatlerini, günlerini ayırması demek. Yapamaz mı insan? Yapar. Ama uykusundan, ailesine ayıracağı zamandan kısmadan mümkün olur mu, sanmıyorum.
Camlar her misafirde silinmese n’olur, kim niye baksın ki, dedim. Bir misafirlik ortamında, “geleceğimizden haberi olduğu halde camı silmemiş,” diye ev sahibinin arkasından söylenenler olmuş.
Yazık ki biz kadınların birbirine ettiğini kimse etmiyor. Misafirin geleceğinden haberi olsa da camları silememiş olamaz mı? Diğer işlerden beli ağrımış, yorulmuş olamaz mı? Tam silecekken çocuğu ağlamış, ilgilenmesi gerekmiş olamaz mı? Hepsinden öte canı istememiş olamaz mı? Her zaman her işe aynı derece istekli oluyor muyuz?
İnsanız, kadınız… Zihnimiz bin türlü işle yorgun, bedenimiz ayrı yoruluyor. N’olur ki kusur arayıp bulmada yarışmak yerine, “olsun varsın” diye rahatlatan olsak? Hani bir de gittiğimiz evlerde yapılmayan işleri üzerimize alınmasak.
Bir sıcak muhabbetle sevildiğimizi hissedebildiğimiz evlere misafir olsak.
Samimi bir misafir, dostun gözlerinden ötesini görür mü? Görüyorsa onun da rahatlamaya ihtiyacı var demektir. “Şu çeşitleri azaltsak arkadaşlar, hani hepimizin ailesi var, zora girmeyelim” desek.
Çok çok daha güzelini yapacak kadar yetenekli olabiliriz, ancak o yeteneklerimizi biraz da kendimizi, ailemizi mutlu etmek için kullansak.
Ne çok yemeye, ne birbirimizi kontrol etmeye ihtiyacımız var.
Hepimizin ihtiyacı biraz huzur değil mi?