Tüm YazılarYazi Atlasi

Bilimsel Kuran mucizecilerine biri dur demeli!

Nâziât 30. ayet dünyanın yuvarlak olduğunu söylüyor mu?

Kuran’ın bilimsel mucizelerinden söz eden birçok araştırmacı-yazar, Nâziât suresi 30. ayeti Kuran’ın dünyanın yuvarlak oluşuna işaret ettiği yönünde bir delil gibi yorumlamaktadır. Onlara göre ilgili ayette “bundan sonra yeryüzünü yaydı” buyrulurken “dehâ” fiilinin seçilmiş olması dünyanın yuvarlak olduğuna işaret etmektedir. Çünkü bu yorumculara göre “dehâ” fiili deve kuşu yumurtasıyla irtibatlı olduğundan “yuvarlak bir şeyi yaymak, döşemek” anlamını tazammun etmektedir. Bu da dünyanın yuvarlak oluşu gerçeğinin Kuran tarafından dolaylı biçimde dile getirilmiş olduğunu göstermektedir.
(Bir örnek olarak bkz., http://www.sorularlaislamiyet.com/soru/229958/suara-suresi-28-ayete-gore-kuran-dunyanin-duz-oldugunu-mu-soyluyor.html )
Ancak sözünü ettiğim Kuran yorumcularının bu iddiasının hiçbir ilmî mesnedi bulunmadığını aşağıdaki satırlarda size anlatacağım. Hem de bu mucize yorumunu bizzat birkaç sohbetinde kullanma gafletine düşmüş biri olarak…Öncelikle ayette geçen dehâ fiili Taberi’nin belirttiği gibi iki ayrı Arap lehçesine göre “d-h-v” ya da “d-h-y” kökünden gelmektedir ve yaymak, açmak, döşemek (bast) gibi anlamlara delalet etmektedir. Selef müfessirleri Süfyan, Süddi ve Katade de ilgili ayeti “Allah yeryüzünü bast etti, yaydı, döşedi” diye tefsir ederler. Daha sonra gelen hemen bütün müfessirler ayete aynı anlamı vermiştirler. Ümeyye b. Ebi’s-Salt “dârun dehâha ve sümme a’merana biha. Ve ekame biddarilleti hiye emcedü…” der bir şiirinde ve konumuzu ilgilendiren kelimeyi “döşemek” anlamında kullanır. Arapça kamuslar da kelimeye ittifakla “bast” anlamı vererek döşemek, yaymak, düzlemek manasına geldiğini belirtirler. Bu sadette hepsi de “Allah yeryüzünü döşedi, yaydı” cümlesine/ayetine dikkat çekmektedirler. (Tehzibü’l-lüga, Mucem mekayisi’l-lüga, el-Kamusü’l-muhit) Kelimenin ayrıca atmak anlamına geldiği hususu da yine lügatlerde yer alan bilgiler arasındadır.

Dehâ fiilinin deve kuşuyla tek irtibatı aynı kökten gelen “udhiyy” sözcüğü sayesindedir. Arapça sözlüklerde aynı kökten gelen “udhiyy” kelimesinin “deve kuşunun yumurtasını yumurtladığı yer” anlamına geldiği belirtilir. Ancak bunun ne deve kuşunun yumurtasıyla ne de deve kuşunun yumurtasının yuvarlaklığıyla bir alakası vardır. İbn Faris’in belirttiği gibi, deve kuşunun yuvası yoktur ve deve kuşu yumurtlayacağı zaman yumurtasını koyacağı yeri ayaklarıyla düzler ve oraya yumurtlar. Deve kuşunun yumurtlamak için düzlediği-döşediği yere Araplar döşemek, düzlemek anlamına gelen d-h-v kökünden bir kelime kullanmışlar, udhıyy demişlerdir. Buna göre udhiyy kelimesi, deve kuşunun yumurtladığı yere, yumurtadan veya yumurtanın yuvarlaklığından ötürü değil, deve kuşunun yeri açmasından, düzlemesinden dolayı kullanılmıştır.

Binaenaleyh ilgili ayette geçen “dehâ” fiilinin Arap lügatında döşemek, düzlemek, açmak ve yaymak gibi anlamlara geldiğini belirtmekle beraber klasik Arap sözlüklerinde kelimenin deve kuşu yumurtası ve dolayısıyla yuvarlak ve elips gibi bir mana taşıdığı yönünde açık veya dolaylı bir bilgi bulunmadığını da ifade etmek zorundayım. Şu durumda Nâziât 30. ayeti dünyanın yuvarlak-elips oluşuyla ilişkilendiren yorumların ne tefsir geleneği açısından ne Arap lügatı açısından temellendirilebilir bir tarafı bulunmaktadır. Bu nevi Kuran’ın bilimsel mucizeleri iddialarının Kuran’ın inandırıcılığına katkı yapmak şöyle dursun, kısa süreli bir manevi coşkudan sonra hakikat ortaya çıktığında gereksiz bir iç yıkıma yol açabileceğini düşünüyorum. Bir iddianın müspet etkisi ne denli büyükse aksi durumdaki menfi tepki de o denli büyük olacaktır. Kuran inancını bilimsel teorilerle tesise kalkanlar iddialarının doğru çıkmaması durumunda Kuran inancının -haksız yere- yıkımına da yol açmış olurlar. Çünkü Kuran’ın bilimsel teorilerle müspet ilişkisi fikri zihinlere yerleşince bu gayr-ı ihtiyari bir geçerlilik kriterine dönüşebilir. Ve iddiaların geçersizliği ortaya çıktığında Kuran’a, onun bilimsel mucizeleri yönünde hiçbir fikir taşımadan inanan insanların kafasında da kuşkular oluşabilir. Kuran mucizesi iddiasında bulunanlar daha dikkatli olmalılar, hakkaniyet ve makuliyet sınırlarını zorlamamalılar.

Yazar: Talha Hakan Alp

admin

Soru ve görüşleiriniz için İrtibat: fikiratlasi1@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.