Aile/RehberlikEditörSema MaraşlıTüm YazılarYazarlarYazi Atlasi

Başörtülülerin dört hali | Sema Maraşlı

İnsanlar kendilerini ait hissettikleri yerde olmaya ve kendi gibi düşünenlerle ortak adım atmaya meyillidir. İnternet ortamı ise sunduğu sosyal medya, blog ve internet sayfaları ile ortak fikir oluşturmakta çok etkili oluyor.

Biraz esprili bir dil ile kaleme aldığım Vahdet’teki ilk yazım “Yeni Aile Kanunu”ndan sonra başörtülü kadınlar tarafından çapraz ateşe tutuldum.

Eleştiriler internet medyasında yazdığım yazıya karşı kaleme alınmış yazılar üzerine geldi daha çok. Eleştirdikleri konulara yazı ile cevap vereceğim inşallah.

Fakat bu yazım eleştiri yapanların ortak özellikleri üzerine.

Aynı blogları takip edenlerden aynı tarzda eleştiriler geldi. Bu sebeple bu blog sayfalarını daha bir merakla inceledim; kim bu arkadaşlar, dertleri nedir diye. Ve şunu gördüm ki başörtülü kadınlar dört ana gruba ayrılmış. İnternette kendilerini ait hissettikleri grubun içinde varlık gösteriyorlar.

Özgürlükçüler, Gelenekçiler, Umursamazlar, Teslimiyetçiler

Özgürlükçüler: Kadın ve erkek üzerine bütün söylemleri laik medya ile birebir aynı. Kafadan laikler yani. Dinin bir kısım hükümlerini almışlar bir kısım hükümlerini kabullenemiyorlar. Fazlasıyla feminizmin etkisindeler. Erkeklere karşı, hayata karşı öfkeleri var. Ve öfkeleri ile reklam yapıyor, öfkeleri ile övünüyorlar.  Çoğu üniversiteli kızlar ya da çalışan kadınlar. İyi okullarda okumuşlar fakat belli ki başörtülü okumanın ezikliğini yaşamışlar. Ya da başörtülü oldukları için hayal ettikleri işlere girememişler. Bu yüzden ezilmişlik psikolojisinden çıkamamışlar.

Bir mücadele halindeler fakat mücadeleleri onları ezenlere karşı değil de ezilmelerine sebep olduğunu düşündükleri din ve dindarlara karşı. Kadının çalışması ve güçlü olmasını savunuyorlar. “Hiç kimse artık biz kadınlara ne yapacağımızı söylemesin, çekin elinizi üzerimizden” diye isyanları oynarken, aslında onların cesaretine hayran, onları takip eden pek çok genç kıza ve kadına ne yapmaları gerektiğini fazlasıyla söylüyorlar. Onlardan gelen eleştiriler daha odaklıydı.

Gelenekçiler: Kutsal anneler! Kadının yeri evidir deyip, anneliği tercih edenler. Tek sıfatları anne olmakmış gibi yaşayıp yazanlar. Sanki her biri birer Meryem. Çocukları babasız yapmışlar gibi. Eş olma, kadın olma yok hayatlarında. Erkekler genellikle olumsuz bir şekilde geçiyor yazılarında.

Babalığı ya da kocalığı eleştirilecekse yazıyorlar erkekleri. Kabul etmeseler de oldukça feminist bir bakış açıları var.

İslam’ın karı-koca hukuku ile ilgili konularından uzak durmaya gayret ediyorlar. Onlar kadın olmaktan rahatsızlar. Ve onlara kadın olmayı hatırlatan her şeyden de rahatsız görünüyorlar. Onlar bir mücahide. Onlar moloz erkekler ( tabir onlara ait) tarafından kıymeti bilinmemiş, mağdur edilmiş kendilerini dinlerine ve çocuklarına adamış, mazlum ama güçlü kadınlar havasında yazıp çiziyorlar.

Ve elbette yazdığım pek çok konudan rahatsız oluyorlar.

Umursamazlar: Yiyip içip, süslenip püslenip, gezelim havasındaki kızlar. Tesettürü sadece başörtüsü zanneden, boynundan yukarısı ile ailesine ve çevresine muhafazakarım mesajı veren, boynundan aşağısı ile de bedenimi istediğim gibi sergilerim kimse beni kısıtlayamaz, özgürüm mesajı veren kafası karışık olanlar. Çoğu namaz kılmıyor. Dertleri dünya. Yeni mekanlar, son trendler, moda dergileri…

Çoğunun maddi imkanı iyi, İslami sosyete olmaya hevesliler. Durumu olmayanlar da kafe kafe gezerek kendi çaplarında kendilerini göstermeye bakıyorlar. Evliliğe hevesliler fakat yakışıklı ve zengin koca hayalleri var ya da bulmuşlar.  O zaman da en büyük dertleri nişan nerede yapılacak, kına gecesi nerede olacak, herkesi hayran bırakacak düğünü nasıl planlarım, çocuğumun mevlidini hangi lüks mekanda yapabilirim… Kocaları hayatlarında sadece isteklerini karşılayacak tamamlayıcı bir unsur olarak var. Onlar daha çok kıyafet sitelerini takip ettikleri için konuya pek dahil değillerdi. Gelen az sayıdaki mesajlarda pek bir boştu. “İyi misin sen yaaa” tarzındaydı.

Teslimiyetçiler:  Dininden razı ve ona teslim olan, Rabbimin bana verdiği hak yeter diyen, merak ve istekle dinimizin kadın ve erkek üzerine emir ve tavsiyelerini öğrenmeye ve yapmaya gayret eden kadınlar. Kadınlar üzerinde oynanan oyunları fark etmiş, medyanın gazına gelmeyen kimi feminizmden tövbekar, kimi hiç bulaşmamış kadınlar.

Çok şükür sayıları her geçen gün artıyor. Onlardan destek mesajları geldi.

Özgürlükçü ve gelenekçiler birbirine tamamen zıt düşünüyor gibi duruyorlar fakat teslimiyet notasında biri içerden diğeri dışarıdan isyan halinde. Özgürlükçü ve gelenekçiler umursamazlardan hoşlanmıyorlar ve kadın üzerine eleştirileri de en çok onlara…

Tabii bir de teslimiyetçi kadınlara gıcıklar. Onların gözünde onlar dini yanlış anlayan, kendilerine güvenleri olmayan, erkeğe muhtaç, gereksiz yere erkeğe değer veren ezilmişler. Özgürlükçüler ve gelenekçiler en doğrusunu kendilerinin bildiğini zannediyorlar. Bu yüzden kulaklarını başka fikirlere kapatmışlar. Etraflarında destekçileri de var. Eh, daha ne olsun. Erkek, sevgi, aşk, evlilik…Yara.

 

admin

Soru ve görüşleiriniz için İrtibat: fikiratlasi1@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.