Allah kendisi için ölümü yaratabilir mi? Kendisini yok edebilir mi?
Öncelikle böyle bir soruyla daha önce karşılaşıp karşılaşmadığım sorusuna yanıt vereyim. Bu soru değil ama benzer sorularla karşılaştım çokça. Örnek vermek gerekirse “Allah kendisi gibi birini yaratabilir mi?”, “Allah kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir mi?” vs. vs. Senin naklettiğin “Allah kendisi için ölümü yaratabilir mi? Kendisini yok edebilir mi?” sorusu da bunlarla aynı türden bir soru. Bu tür soruları çok zor görüp, kafanda büyütme cevapları çok basit. Aslında ortada soru da yok. Evet SORU YOK….. İzah edeyim
Şimdi kardeşim Allah kavramı EKMEL yani her yönden tam ve kusursuz bir varlığı ifade eder. Ne ki kusur ve eksikliktir, Allah’ın onunla vasıflanması MUTLAK MUHAL yani aklen ve fiilen imkansızdır. Muhal dediğimiz yani imkansızlık durumları ikiye ayrılır.
Birincisi yukarıda geçen mutlak muhalliktir. Bu, hiçbir durum ve şartta, hiçbir şekilde gerçekleşemez ve gerçekleşmesi dahi düşünülemez ve asla var olmayan ve var olamayacak olan bir çelişikliktir. Bu muhal türünü daha iyi kavrayabilmen için sana bir örnek vereyim. Öz babasından 10 yaş büyük bir çocuk olabilir mi? Sorusu buna en güzel örnektir. Bu soru veya önermede bir çelişki vardır. Öz baba ve kendinden 10 yaş büyük evladı. Bu iki unsurun bir önermede birbirine bağlanması açık bir çelişkidir. Böyle bir şey düşünülemez ve asla var olamaz. Çünkü var olacak bir varlık yoktur ortada. Dolayısıyla dil yönünden kurallı ve düzgün bir cümle gibi görünse de aslında anlamsız ve saçma bir hezeyandır. Şimdi biri kalkıp “Allah öz babasından 10 yaş büyük bir çocuk yaratabilir mi” diye sorsa. Buna verilecek bir yanıt yoktur. Çünkü ortada anlamlı bir soru yoktur
Bir de bazı özel durum ve şartlarda gerçekleşebileceğini aklın kabul ettiği imkansızlıklar vardır. Bunlar ise bu şartları değiştiren bir kudret ve irade olursa (ki bu Allah’ın irade ve kudretidir) o zaman gerçekleşebilir. Ama normal şartlarda bunlar da imkansız olarak ifade ettiğimiz olaylardır. Bunlara GÖRELİ veya NİSBİ muhal denilir. Bunu da daha iyi kavraman için yine bir örnek vereyim.
Şimdi biz “100 yıl önce ölmüş bir dedemizin mezarından çıkıp gelmesi mümkün müdür?” diye bir soruyla karşılaşsak ne yanıt veririz. Elbette ki ilk etapta olmaz böyle bir şey, ölenlerin geri gelmesi imkansızdır deriz, değil mi? Evet doğru, ölenler bir daha geri gelmezler. Ama bu dünya şartlarında bildiğimiz kurallar altında böyledir. Kıyamet koptuktan sonra, haşir olunca ölüler dirilecekler. Buna iman ediyoruz. Demek ki ölüler geri gelebilirler. İnancımızla bilgilerimiz arasında çelişki mi var? Hayır asla. Dünyada şu an geçerli olan şartlar değişip, ahiret aleminin şartları geldiğinde ölüler dirilecekler. Ama ahiret gelmeden ölüler dirilemezler. Sadece mucize olarak Allah dilerse yaratır. Nitekim İsa (AS) için bunu yaratmıştır.
Şimdi sonuca gelelim. Senin sorduklarını söylediğin soruyu ele alalım.
Bu gerçekte soru olmayan ama soru gibi görünen problem, mutlak muhallik ile ilgili. Şimdi beraber yürüyelim adım adım. “Allah kendisi için ölümü yaratabilir mi ya da kendini yok edebilir mi?” Hatırlayalım, Allah ismi nasıl bir varlığa veriliyordu? Yetkin yani kusursuz, mükemmel, noksansız olan EKMEL varlığa. Peki ölüm veya yokluk bir eksiklik, bir kusur, bir noksanlık mıdır? Kuşkusuz evet. Bu durumda Ekmel yani kusursuz varlığa yani Allah’a, ölüm ve yokluk gibi olumsuz özellikleri vermek mümkün mü? Hayır hiçbir durumda mümkün değil. Peki Allah’ı konu, ölüm ve yokluğu yüklem yaparak anlamlı bir önerme kurabilir miyiz? Asla!!! Anlamı olmayan bir cümleye dair mantıklı bir izah yapabilir miyiz? Kesinlikle yapamayız. Çünkü ortada izah edeceğimiz veya anlamaya çalışacağımız bir olgu yok.
Bu tür soruları ancak aklı olmayan deliler veya aklını kullanmayı bilmeyen cahiller sorabilir. Bu tür soruları sorduktan sonra bir de gerçekten bir şey sormuş gibi sırıtarak yanıt bekleyenler aslında kendi divaneliklerini ve cahilliklerini ifşa ediyorlar farkında değiller. Hani bize yanıtlayamayacağımız zor bir soru sordukları ve kendilerini çok zeki zannettikleri için yüzlerinde oluşan o alaycı sırıtma vardır ya? Aslında kendileri kahkahalar atılacak bir aptallık sergilediklerinin farkında değiller. Güler misin, ağlar mısın? Ama yine de iyi niyetli olabileceklerini düşünerek, Allah hidayet versin diye dua etmek, alay etmemek gerekir çoğuyla. Ama sırf şeytanlık olsun diye bu işi yapanı denk gelirse ve sen de bunu fark edersen, geç dalganı.
[toggle title=”Yazar Hakkında” state=”open” ]DOÇ. DR. MURAT SERDAR – Erciyes üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlesi [/toggle]