Tevekkül nedir?
Tevekkülün kelime mânâsı; vekîl kılma, işi başkasına havale etme.
–Tevekkül, yeryüzündeki tüm olayların Allah’ın kontrolünde gerçekleştiğini, O dilemeden hiç kimsenin kendisine yarar veya zarar dokunduramayacağını bilen insanın, Allah’a güvenip dayanmasıdır.
–Tevekkül, dinimizin bildirdiği sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi sebeplerden değil, sebepleri yaratandan beklemektir. (Bir işe başladığın zaman, Allahü teâlâya tevekkül et, Ona güven!) âyet-i kerimesi, tevekkül ile beraber azmederek çalışmak gerektiğini gösteriyor. (Al-i imran 159)
–Tevekkül bir amaca ulaşmak için gerekli olan her türlü önlemi alarak; elinden gelen tüm gayreti gösterdikten sonra kalben Allah’a bağlanıp ona güvenmek, sonucu Allah’tan beklemek anlamına gelmektedir.
-İnsanın çalışmayı bırakıp, tembellik ederek, kendisinin yapması gereken işleri Allah’a havale etmesi, doğru bir tevekkül anlayışı değildir. Örneğin bir öğrenci dersine çalışmadan “Ben Allah’ın yardımına güveniyorum, Allah bana yardım eder” diyerek sınava girmesi yanlış bir düşüncedir. Çalışmadan, hiçbir çaba göstermeden başarılı olmaya beklemek tembelliktir, miskinliktir.
–Bediüzzaman Hazretleri, Risâle-i Nur’da tevekkül üzerinde çok durmuş, “Aziz, sıddık, sarsılmaz ve tevekkülün mahiyetini ve kıymetini anlayan kardeşlerim”[1] ifadeleriyle tevekkülün büyük önemine ve mü’min için zarurî olduğuna dikkat çekmiştir. Çünkü “İnsan zayıftır, belâları çok; fakirdir, ihtiyacı pek ziyâde; âcizdir, hayat yükü pek ağır. Eğer Kadîr-i Zülcelâl’e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdânı dâim azab içinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessüfler onu boğar; ya sarhoş veya canavar eder.” [2]
Hakikî imanın bir göstergesi olan “tevekkül, istinad ve istimdat noktalarını tazammun ediyor.” [3] Bu yüzden “İnsan zaaf ve aczini ve fakr ve ihtiyacını, bir Kadîr-i Rahîme tevekkül ile tedâvi eder.
[divider]
[1] Şuâla r, s. 530,
[2] Sözler, s. 51,
[3] Mesnevî-i Nuriye, s. 352,