DİN DİLİNDE SİYASET – MEHMET SÜRMELİ
Yeryüzünde var oluşunun hikmetini kavrayan ve Hz. Peygamber’in uyarısının gereğince hareket eden bir ümmet sürüleşmez. İnsanı sürüleştiren, konfora ve maddi değerlere tapınma derecesinde bağlanarak cenneti dünyada arama sapkınlığıdır. Tüketim çılgınlığıdır. Bu nedenle insanlığı sürüleştirme eyleminin failleri; çok uluslu şirketler ve onların yerli işbirlikçileridirler. İnsanı sürüleştiren kapital eksenli siyaseti tercih eden dünya görüşleridir. Eğer siyasette halkın sürüleşmesi veya idarecilerin tiranlaşması varsa, işler rotasından sapmış ve siyaset adil olma vasfını kaybetmiştir. Böyle bir siyasete Müslümanlar sahip çıkmazlar. Zalim siyasete entegre olmadan her zaman vahiy eksenli yeni arayışlar içinde yer alırlar. İşte bu, sistemin oyununa gelmemektir. Müslümanlar bunu kavradıklarında alternatif bir dünya görüşü ve medeniyetin inşasını da başlatmış olurlar. İslâmî anlayışa göre hakkı verilen siyaset övülmüş, hakkı verilmeyip zulme dönüşen siyaset ise bizzat Hz. Nebi’nin ağzından yerilmiştir.[1] Bütün Müslümanların insan idare etmesini ve yönetimde meleke kazanmasını isteyen Peygamber Efendimiz, farzları ikame etmeyi öğrettiği gibi insanları idare etmeyi de öğretmiştir.[2] Bu anlamda siyaset ilmi çok önemli; bu ilmi yeniden İslâm toplumunun inşasında kullanmak daha da önemlidir.
[1] Heysemi, Zevaid, c. V, s. 200.
[2] Aclûnı, Keşf’ü-l Hafa, c. I, s. 223.