AH ! NEZAKET
Hz. Peygamber insanlara her zaman nezaketli ve kibar davranmıştır. Davet önderlerinin ve liderlerin öğrenip uygulamaları gereken en önemli sünnetlerden birisi de nezaket, kibarlık ve merhamettir. Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’in(s.a.v.) bu özelliği ile başarısı arasındaki ilgiyi şu ayette açıkça dile getirmiştir:
“فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ ”
“İnsanlara yumuşak davranman da Allah’ın merhametinin eseridir. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için mağfiret dile ve işleri onlarla müşavere et! Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah’a tevekkül et! Allah muhakkak ki Kendisine dayanıp güvenenleri sever.”[1] Ayetin konusu davranışlarda nezaket ve kibarlıktır. Her Müslümanın ve özelde de önderlik konumundaki kişilerin ahlaklanması gereken bu ayet, İslâm’ın süratli yayılmasının hikmetini de müntesiplerine öğretmektedir. Zira adam kazanmanın ve kaybetmemenin önemini bu uğurda ömürlerini harcayanlar bilir. İnsan üzerinde emeği olmayanlar ve hidayete vesile olmanın değerini kavrayamayanlar insanları kovmaktan ve buna bağlı egolarını tatmin etmekten zevk alırlar. İnsan kazanmanın ve hidayete vesile olmanın önemini onlarca hadiste ümmetine öğreten Peygamber Efendimiz, her hangi bir statü farkı gözetmeksizin hidayet taşıyıcılığı yapmıştır. Kimseyi haksız yere kırmamıştır. İnsanları kovmamıştır. Hutbe makamından bile inerek önce dini anlatıp sonra hutbesine devam etmiştir. Mescide küçük abdest yapan bedeviyi azarlamamıştır. Sokaklarda bağırıp çağırmamıştır. Zalime karşı her zaman mazlumun yanında olmuştur. Çevresindeki yoksulları doyurmadan kendisi yemek yememiştir. Mescitteki çocukların ağıtlarını duyunca namazı kısa tutmuştur. Kadınlara vurmayı, azarlamayı ve onları küçük düşürecek davranışlarda bulunmayı yasaklamıştır. Akrabaları ziyaret etmeyi ve fakirlerine yardım etmeyi emretmiştir. Hayvanların bile hukukunun korunması için insanları sık sık uyarmıştır. Hayatına kast eden kimselerden bile nefsi için intikam almamıştır. Ebu Cehil’in oğlu İkrime Müslüman olmak için huzura kabul edilmeden önce, Resulullah çevresindeki Müslümanları onu babası konusunda incitmemeleri için uyarmıştır. Bütün bu güzel hasletler Hz. Peygamber’in İslâm’ı hayata hâkim kılmasındaki başarısının nedenlerindendir. Unutmayalım ki kabalık ve katılık davet ve tebliğin afetidir.
[1] Âl-i İmran 3/159
MEHMET SÜRMELİ