Hadi Hayırlısı..
” Hayırlısı ” kadar güzel bir kelime var mı? Ne eminsin ne ümitsizsin; ama senin adına en iyisini bilene teslimsin.
Bu sözler dilden dökülürken aynı anda kalbe de huzur geliyor. Bu huzura ne çok ihtiyacımız var.
Fakat hayatın binbir yükünü yüklenmeye talip olduğumuzdan unuttuğumuz bir huzur olsa gerek.
Ne çok kaygılar taşıyor bu yürek!
Ne çok anlamsız duraklarda meşgul oluyor bu gönül!
Ne çok gereksiz birikimlere mahkum bu kalp!
Neyin çabası, neyin hengamesi acep!
Bir farketsek kalkar mı hayatımızdaki tüm karmaşa acaba?
Sormak lazım gönüle ‘Onca yükle nereye bu gidiş?’ diye.
Yükümüzün adı kaygı, gittiğimiz yol bilinmezlik, hedef kocaman bir boşluk.
” Ey gönül! Farkında mısın bunun sonu hüsran.” diyerek köşeye sıkıştırmak gerekiyor bu nefsi. Yoksa bu gidişin sonu yok.
Gönül yorgunluğu, boşluk hissiyatı ve hüzün bulutu kalkmayacak gibi bu kalpten.
Senin adına en iyisini en doğrusunu bilen tüm yükleri üstlenen yüce Rabbim varken neyin işgüzarlığı böyle.
Teslimiyet huzurunun kanatlarında uçmak varken, bu kadar mı zorlaştırılır yaşamak.
Artık öyle bir hale geldik ki insan eşittir kaygı. “Gam insanı çürütür” derdi büyüklerimiz.
Düşünmeye, yüklenmeye talip oldumu gönül bunun ne sonu olur, ne durağı olur.
Bunu iyi belleyip ders eylemeliyiz.
Halledemeyip sadece hamallığını yaptığımız tüm bu dünyevi kaygılar bir gün gelecek bizi acı ve çaresizlik ile buluşturacak.
“Kaçınılmaz Son”
Unuttuğumuz ve gaflete düştüğümüz en mühim nokta meşgul ettiğimiz o gönül Allah sevgisiyle hemhal olmalı.
Şüphesiz Rabbimizin planı, kulun planının hep önündedir. Bunu ezber eyleyen kalp, huzurun şifresini çözmüş olur.
Gelin teslimiyet çatısı altında buluşup tüm ağırlıklarımızdan birbir kurtulmanın ve hafiflemenin sonsuz mutluluğu içinde olalım.
Gönlümüzü esas misyonu ile buluşturalım.