Alah’tan (c.c.) Ne İsteyelim?
Her el açan en yüce makama neyi göndereceğini bilseydi, insanlık bugün daha mutlu ve daha ileri bir seviyede olurdu.
“Bu da soru mu? Herkesin istediği bir çok şey vardır ve Allah’tan onu ister.” diyebilirsiniz. Bu bir yönüyle doğru da. Fakat ne kadar çok dua eden varsa neredeyse o kadar çok ta mutsuz ve sıkıntılı insan var. insanın aklına geliyor, acaba biz ne istiyoruz ki bir türlü işlerimiz yolunda gitmiyor. Neyi eksik bırakıyoruz ki huzurumuz kaf dağının ardından yanımıza teşrif etmiyor. Biz niye hep şikâyet ve eleştiri makamındayız ve niye bir türlü bakışlarımız olumsuzluklardan ayrılmıyor. Niye zihnimiz yaşananlardan ders almaya sıra gelince, pası başkalarına atıyor ve bildiğimiz üzere devam ediyoruz? Duanın asıl muhatabı kim? Kime dua için el açtığımız belli de, acaba talep ederken kimi merkeze yerleştiriyoruz ve duanın kabul şartları hakkında bir fikrimiz var mı? Kavli dualarımız dilimizden düşmüyor, ya fiili dualarımız?
Okuyamamasının faturasını ailesine çıkaranlar, eşini aldatmasının faturasını eşinin ihmaline atfedenler, yaşayacağı şeyleri yaşayamadıkları için etraflarındakilerden suçlu avına çıkanlar, size soruyorum, bu tavırlar şimdiye kadar kime ne kazandırdı ve kimin işine yaradı? Sonuçta siz iradi bir tercihle adım atıyor ve fakat faturayı karşınızdakine ödetiyorsunuz. Bunu kullar kabul etmek zorunda kalabilirler peki ya Allah? Bizim durumumuzu nasıl açıkladığımız önemli fakat gerçeği Allah biliyor, Allah’ın nasıl değerlendirdiği daha önemli değil mi?
Kendisini günahtan uzak tutmak için gece gündüz bir kul yalvardı dikkat etti, dostlarını salih insanlardan seçti, fiili duasını kavli duasına ekledi de buna rağmen mi yanlış yollara saptı? Kendisinin düzelmesini herşeyden çok istedi de başaramadı mı? Hatalarını tekrar etmemek için etrafındakilerden yardım istedi, dikkat etti, uğraştı didindi de başararılı olamadı mı? El açtığında Hep başkalarını suçlamaktan, eksik aramaktan ve kendini temize çıkarma gayretinden yakasını kurtarıpta ilim meclislerine müdavim olduda yakarış ve gayretlerini Rabb’im değerlendirmedi mi?
Peygamber efendimiz (s.a.v), “Allah bir kulu hakkında hayır muradettiğinde o kulun kendi kusurlarını görmesini sağlar” buyurmuştur. İşte asıl duamız, kendi kusurlarımızı görüp, onlardan kurtulma mücadelemiz olmalı değil midir? Birileri bizdeki eksikliği farkedip söylediğinde kaçımız içtenlikle uyarana teşekkür, düzelmek içinde kavli ve fiili dua edip ondan kutulmaya çalıştık?
Amel defteri tek kişilik ve mezar tek kişilik. Bir yığın kalabalık içindeyiz ve iç muhasebede yalnızız. Yüreğimizden gelen çağrıya kulak kabartır ve peşinden gideriz, diğer yaptıklarımız zoraki olur ve zorlama bitince yaptıklarımız da biter. Namazı sevmiyor, örtünmek istemiyor dediğimiz çocuklarımızın bu durumlarına bizim yaşayışımızdaki eksiklik ve sözlerimizdeki olumsuzluğun sebep olduğunun farkında mıyız? Biz iyi bir örnek olabilmek için kaç kere yürek dolusu yakardık Yaradan’ımıza. Çocuklarımızı bizim şekillendireceğimiz harika emanetler olduğu bilinci teğet geçti mi zihnimizden? Ya rabb’im, kur’an ahlâkına talibim diyerek, kur’anı anlama ve onu hayatında örnekleyen Rasulullah (s.a.v) ‘ın hayatını inceleyip örnekleme konusunda ne kadar duyarlı ve gayretliyiz?
“Allah’ım has kularından olalım” derken, niyazımız hayatımıza renk verecek bir gayret izi taşıyor mu? Düzelmesini istediğimiz ilişkimizde bizim düzelmemize hiç vurgu yapıyor muyuz? Dünyanın tek doğru insanı bizmişiz gibi hep başkalarının yanlışına vurgu yapıp öne çıkarma anlayışından kurtulmak için çabamız oldu mu hiç? Alışkanlıklarımızın birlikte yaşadıklarımızı ne kadar bunalttığını hiç düşündük mü? Başkalarının bizden memnun olmalarını Rabb’imiz çok önemsiyor peki biz yeterince önemsiyor ve bunun için çaba harcıyor muyuz? “Benim seni üzmek gibi bir kastım yoktu, üzüldüysen o senin sorunun” diyerek beylik bir lâf edip üzmeye devam mı ediyoruz?
Ramazan ayını, kendisini yanlışlarından arındırma gayretlerini artırmadan, ilişkilerini düzeltme çabalarını sergilemeden, iç derinliğini ve duyarlılığını artırmak için içten bir yönelme gerçekleşmeden ve en büyük derdimizin Rabb’imizi üzmek olduğu gerçeğini gündeme almadan geçirirse, büyük bir kayıp içinde olacağımızı düşünüyorum.
Güler yüzlü tatlı sözlü, haliyle ve yaşantısıyla hayrı hatırlatıp hayra vesile olanlardan olabilmemiz niyazıyla, Ramazan’ımız Hak’ka yükselten burağımız olsun inşallah.
[toggle title=”Yazar Hakkında” state=”open” ]Saliha ERDİM[/toggle]