Bir sevdaya bende olmak..
Bir sevdaya bende olmak..
“Asra andolsun ki, İnsan ziyandadır. Ancak inanıp iyi işler yapanlar, birbirine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler ziyanda değildir.(müstesna)”
Ve doğrulmak herkesin “sıfırını tükettiği “nokta da .. Koşmak sî’nelerin feryadına …
‘Ya ilâhi! Hidayetinden payıma vesile olmaklar düşür’ diye belki yalvarmak yakarmak gecenin en kuytusunda…
Kur’an’ın hâdimi olmak, seçilmişliktir…
Eline İslam meş’âlesi tutuşturulmuş ‘sensin kulum’ der gibi…
Sahi bilmek neydi ya vermek? ..
Ya sevmek neydi; inadına düşmekler yıkmazmış diyorlar sevenler için?…
Sadece İki düsturu var belki de bu yolun;
Hamletmek ve hazmetmek…
Omza hamletmek, sırta hamletmek, yüreğe hamletmek, dert edinmek bu hizmeti taşımak yani Sine’de, sine’ye…
Sonra bu davayı fikren, aklen, ruhen hazmetmek sırada…
Bir ağabey anlatıyor:
“Erzurumlu müftü… Sadık Efendi… Osmanlının son döneminde yaşamış.. Hiç gemiye binmemiş…
Ta ki istanbul’da yaşamış bu ilkini…
Sadık Efendi gemide oturur halde.. Fakat o da ne bakmış bir anda herkes koşuşturmaya başlamış bir noktaya doğru.. Bilemiyor neler olduğunu.. Sonunda birinin önüne bastonunu atıyor, koşan adam sendeleyerek konuşan Sadık Efendiye bakıyor..
Adam bakıyor ve can havliyle diyor ki:
Bu yol çetin, bu yol meşakkatli.. Bu yol aşkın açık hali, bu yol seçilmişliğin adresi…
Bırak dostum oyalanma sırası değil vakit… Akın akın akmakta cehenneme ehl-i küfür.. ehli dalalet, ehl-i münafık, ehl-i taklidi Müslüman..!
Ve Bırak dostum uykularını, hoş hülyaları isteyenler görsün..
Senin gam bildiğin ağlıyor, bir dava seni bekliyor, davan davacı olmasın adına sıyrıl nefs gayyasından ..
İmtihanın mübarek olsun!
Yolun açık olsun…
Kardeşiniz Merve DİKİCİ…