Dua da Acele Etmeyin !
ﻋﻦ ﺃﺑﻰ ﻫﺮﻳﺮﺓ ﺭَﺿِﻰَ اﻟﻠّﻪُ ﻋَﻨْﻪ ﻗﺎﻝ : ]ﻗﺎﻝَ ﺭﺳﻮﻝُ اﻟﻠّﻪ #: ﻳُﺴْﺘَﺠَﺎﺏُ ‘ﺣَﺪِﻛُﻢْ ﻣَﺎﻟَﻢْ ﻳَﻌْﺠَﻞْ، ﻳَﻘُﻮﻝُ: ﻗَﺪْ ﺩَﻋَﻮْﺕُ ﺭَﺑِّﻰ ﻓَﻠَﻢْ ﻳَﺴْﺘَﺠِﺐْ ﻟِﻰ[. ﺃﺧﺮﺟﻪ اﻟﺴﺘﺔ ﺇ اﻟﻨﺴﺎﺋﻰ.ﻭﻓﻲ ﺃﺧﺮﻯ ﻟﻤﺴﻠﻢ ﻗﺎﻝ: ]َ ﻳََﺰَاﻝُ ﻳُﺴْﺘَﺠَﺎﺏُ ﻟِﻠْﻌَﺒْﺪِ ﻣَﺎﻟَﻢْ ﻳَﺪْﻉُ ﺑِﺈﺛْﻢٍ، ﺃﻭْ ﻗَﻄِﻴﻌَﺔِ ﺭَﺣِﻢٍ[.ﻭﻓﻲ ﺃﺧﺮﻯ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬﻯ: ]ﻣَﺎ ﻣِﻦْ ﺭَﺟُﻞٍ ﻳَﺪْﻋُﻮ اﻟﻠّﻪَ ﺗَﻌﺎﻟﻰ ﺇَّ اﺳْﺘَﺠَﺎﺏَ ﻟَﻪُ، ﻓﺈﻣَّﺎ ﺃﻥْ ﻳُﻌَﺠِّﻞَ ﻟَﻪُ ﻓﻲ اﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ، ﻭَﺇﻣَّﺎ ﺃﻥْ ﻳَﺪَّﺧِﺮَ ﻟَﻪُ ﻓﻲ اŒﺧِﺮَﺓِ، ﻭَﺇﻣَّﺎ ﺃﻥْ ﻳُﻜَﻔِّﺮَ ﻋَﻨْﻪُ ﻣِﻦْ ﺫُﻧُﻮﺑِﻪِ ﺑِﻘَﺪْﺭِ ﻣَﺎ ﺩَﻋَﺎ، ﻣَﺎﻟَﻢْ ﻳَﺪْﻉُ ﺑِﺈﺛْﻢٍ، ﺃﻭْ ﻗَﻄِﻴﻌَﺔِ ﺭَﺣِﻢٍ، ﺃﻭْ ﻳَﺴْﺘَﻌْﺠِﻞْ.[
[divider]
Resulullah (sav) buyudular ki:
“Acele etmediği müddetçe herbirinizin duasına icabet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: “Ben Rabbime dua ettim duamı kabul etmedi.” (Müslim’in diğer bir rivayeti şöyledir: “Kul, günah talebetmedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası icabet görmeye (kabul edilmeye) devam eder.” Tirmizi’nin bir diğer rivayetinde şöyledir: “Allah’a dua eden herkese Allah icabet eder. Bu icabet, ya dünyada peşin olur, ya da ahirete saklanır, yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki günah taleb etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun.
Ravi : Hz. Ebu Hüreyre
Kaynak :Buhari, Da’avat 22, Müslim, Zikr 92, (2736), Muvatta, Kurban 29 (1, 213), Tirmizi, Da’avat 146, (3602, 3603), Ebu Davud, Salat 368, (1484)
[divider]
Açıklama :
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bu hadislerinde dua eden insanların bir zaafına dikkat çekmektedir: “İsti’cal, yani acelecilik. Bir başka ifâde ile duanın hemen karşılığını görme arzusu, Müslim’in bir rivâyetinde “Ya Rasulallah İsti’cal nedir?” diye sorulunca şu açıklamayı yapar:
“Dua ettim, ettim de hiçbir neticesini görmedim” der ve o anda duayı terkeder.” Şu halde Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), duanın terkine sevkedecek bir aceleciliği hoş görmüyor. Bu sebeple, her hâl u kârda dua etmeye devam edilmesi için, duanın mutlaka netice vereceğini kesin bir dille ifâde ettikten sonra bu kabulün şu sûretlerden biriyle olcağını belirtir:
1- Ya isteğe uygun olarak dünyada görülecek bir şekilde makbul olur.
2- Ya âhirette verilmek üzere sevap takdir edilir.
3- Yahut günahları affedilir.”
Şu halde, bu hadis, neticeye hiç aldırmadan dua etmeye, Allah’tan hayırlı şeyler istemeye devam etmeye teşvik etmektedir. Duayı ibadetin, kulluğun bir gereği bilip, ara vermeden devam etmelidir. Mü’min ibadetten usanmaz, zaten hayatının gayesi ibadet ve kulluktur. Zîra Allah insanları sadece ve sadece ibâdet için yaratmış bulunmaktadır (Zâriyat 56). İcâbetin gecikmesi, henüz vakti gelmediğinden, yahut daha çok ibadet edip mübâlağa göstermesi gereğindendir. Zîra, önce de belirtildiği gibi, Cenâb-ı Hakk duada mübâlağa ve ısrarı sevmekte, çok dua edenlerin duasını kabul buyurmaktadır.